Page 305 - geri itme ozel raporu son
P. 305
“Pushback” of Human Rights / Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu
durdurulup, ormanda yaklaşık 16 saat boyunca gözaltında tutulduğunu, kendilerine yemek ve su
verildiğini ve sonunda bir otobüsle nehir kenarındaki farklı bir yere götürüldüklerini söyledi:
“Bize Türkiye’ye geri gitmemizi söylediler. Onlara bizi geri göndermemeleri için yalvardık ama silah-
larını sallayarak oradaki küçük botlara binip Türkiye’ye doğru gitmemizi söylediler. Nehrin Yuna-
nistan kıyısında polis, bizim gruba iki de Iraklıyı kattı. Bu Iraklılar Bulgaristan sınırında yakalanarak
Yunanistan’a gönderilmişlerdi.”
Siyah veya koyu mavi üniformalar ve yüzlerinin tamamını kapatan maskeli
kişiler tarafından geri itilen 21 yaşındaki Suriyeli Mahmud 105
“Mahmud kendisi gibi Suriyeli dört kişiyle birlikte Midilli üzerinden sınırı geçerek Türkiye’den Yuna-
nistan’a geçmeye çalıştı. Mahmud 12 Mayıs günü, Türkiye’den çiti aştıktan kısa süre sonra iki Yu-
nanistan sınır muhafızının kendisini ve diğerlerini yakalayarak Didimoticho sınır polis karakoluna
transfer ettiklerini anlattı. Gözaltındaki diğer dokuz Suriyeli ve 25 Afgan’la birlikte gece 11.30’dan
ertesi gün akşam 8.00’e kadar tutulduklarını ifade eden Mahmud’un, ardından polis otobüslerine
konularak 30 dakika mesafede, Meriç Nehri kenarındaki bir yere götürüldüklerini anlattı.
Otobüsten indiklerinde, siyah veya koyu mavi üniformalar ve yüzlerinin tamamını kapatan mas-
keleriyle “komando” olarak tanımladığı altı görevli gördükleri, aynı üniformadan giymiş diğer iki
memurun da nehirdeki bir şişme botun içinde olduğu, ayrıca Mahmud’un komutan olarak tanım-
ladığı, açık kahverengi ve koyu yeşil renklerde üniformalı bir adamın da bulunduğu belirtilmiştir.”
“Bizi sıraya soktular; başımızı kaldırmamız yasaktı. Birimiz başını kaldırdı ve üç tokat yedi. Konuş-
mamıza da izin yoktu. Telefonlarımızın pillerini aldılar ve her şeyi plastik bir torbanın içine koydular.
Benimki iPhone olduğu için pilini alamadılar, o yüzden de telefonu olduğu gibi aldılar ve bir daha
geri vermediler. Bizi üç sefer yaparak diğer tarafa (Türkiye’ye) taşıdılar.”
Elleri bağlı bir şekilde nehrin ortasındaki küçük bir adaya bırakıldığını söy-
leyen Darfur’dan N.: 106
“Yunanistan’a ilk olarak 25 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’da tanıştığım üç kişiyle birlikte geçme-
ye çalışmıştım. Orestiada’ya (Kumçiftliği) vardığımızda Yunan polisi tarafından yakalandık. Bizi
polis merkezine götürdüler ve küçük bir odaya aldılar. Odada bizden başka yedi kişi daha vardı.
İkisi Nijeryalı kadın, gerisi hep erkekti. Odada yaklaşık 14 saat tutulduk. Sanırım bize su ve ekmek
getirdiklerinde öğleden sonra olmuştu. Getirdiklerini üzerimize attılar. Bize verdikleri tek şey oydu.
Akşam saat 21:00 civarında Yunan polisi ellerimizi arkadan plastikle bağladı. Çantalarımızı çöpe
attıklarını gördüm. Daha sonra bizi küçük bir otobüsle nehrin oraya geri götürdüler. Nehirde bizi
bekleyen iki bot vardı. Nijeryalı kadınlardan birinin ellerini çözdüler, hasta görünüyordu. Daha son-
ra bizi zorla bota bindirdiler. Ellerim bağlı bir şekilde nehre düşmekten korktum. Nehrin ortasında,
105 A.g.e.
106 Uluslararası Af Örgütü tarafından 2013 yılında yayınlanmış olan “Avrupa’nın Sınırında - Yunanistan’ın Türkiye Sınırında İnsan Hak-
ları İhlalleri” başlıklı rapor için bkz. https://www.amnesty.org.tr/public/uploads/files/Rapor/GREECE%20FRONTIER%20EUROPE%20
HUMAN%20RIGHTS%20ABUSES%20ON%20GREECE%E2%80%99S%20BORDER%20WITH%20TURKEY.pdf, Erişim Tarihi: 27/01/2022
303