Page 7 - kadin-haklari-ve-ombudsmanlik-calistay-raporu
P. 7
KADIN HAKLARI VE OMBUDSMANLIK
kitap oluşturulmuştur. Ayrıca kitabın sonunda ek olarak katılımcıların hazırladıkları yazılı me-
tinler de yer almaktadır.
Türkiye’nin kadın hakları konusunda mevzuat açısından birçok ülkeden önde olduğu görülmek-
tedir. Mesela Türkiye Birleşmiş Milletlerin “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi
Sözleşmesi” yani CEDAW’ı tam 32 yıl önce 1985 yılında imzalamıştır. 2011 yılında ise “Kadınla-
ra Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi
Sözleşmesi”, bilinen adıyla “İstanbul Sözleşmesini” imzalayan ülkeler arasındadır. Son 10 yılda
Anayasasında ve yasalarında kadın haklarının korunması ve ilerletilmesi için gerekli değişik-
likleri tereddüt etmeden gerçekleştirmiştir. Ancak mevzuatın uygulanmasından kaynaklanan
sorunların olduğu malumdur. Özellikle kadına karşı şiddetin önlenmesi için yapılan bütün ça-
lışmalara rağmen her yıl kadını hedef alan şiddetin arttığı gözlemlenmektedir. Tüm yetkililerin
ve ilgililerin çözüm bulması gereken ciddi bir problemdir. Sorunun kökeninin tespiti ve çözüm
önerileri için çok daha ciddi araştırılmalar yapılmalıdır. Bir konuda hem fikir olmalıyız: Kadına
yönelik şiddet toplumun bütünlüğü ve geleceği ile doğrudan alakalıdır.
KDK olarak önem verdiğimiz ve doğrudan kadın sorunu ile ilgili olan bir konu da ailedir. Anaya-
samızın 41. maddesinde toplumun temelinin aile olduğu belirtilmektedir. Devletimize ailenin
korunması ile ilgili çok önemli sorumluluklar yüklenmiştir. TUİK verilerine göre 2017’de Türki-
ye’de 22,2 milyon aile vardır. Bu istatistikte göstermiştir ki biz aile temelli bir toplumuz. Ancak
son 10 yılın verileri incelendiğinde aile yapısının her geçen gün zayıfladığı görülecektir. Evlen-
me oranları azalmakta ve boşanmalar ise hızla artmaktadır. Yani toplumun temelini oluşturan
aile sarsılmaktadır. Aile müessesinin zayıflamasından en büyük zararı çocuklar görmektedir.
Eğer aile kurumuna yönelik tehditler engellenemez ise toplum olarak çok ağır sosyal problem-
lerle karşılaşacağız. Ailenin sağlıklı ve güçlü olabilmesi için alınacak tedbirler ivedilikle tespit
edilmeli ve aile bütünlüğünü olumsuz etkileyebilecek unsurlar kararlılıkla ortadan kaldırılmalı,
boşanmalar minimize edilmeli ve boşanma sonrasında ilişkilerin çocukların yüksek yararı göze-
tilerek sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için tüm önlemler alınmalıdır.
Ailenin varlığını “güçlü ve sağlıklı” bir şekilde sürdürmesini amaçlayan, aileyi “sorunun değil
çözümün merkezi” olarak gören, “kadim doğrular ve yeni gerçekleri dikkate alan bütüncül poli-
tikalar üretilmesi ve uygulanmasına her zamandan fazla gereksinim duyulmaktadır.
Boşanma davalarında çocukların velayeti sorunu, boşanma sonrası çocuklarla kişisel ilişkiler ve
çocuk tesliminde yaşanan sorunlarla ilgili Kurumumuza çok sayıda başvuru yapılmıştır.
KDK bu yürek sızlatan sosyal yaraların ele alınması ve bu sorunlara çözümler sunulması için
üzerine düşeni yapmaya çalışmaktadır. Bu çalıştay bu alanda yaptığımız çalışmalardan sadece
bir tanesidir.
19 HAZİRAN 2017, ANKARA 7