Page 232 - KDK
P. 232

kısıtlamaların mümkün olduğunca açık bir şekilde ifade edil-
            mesi; gerekli olması ve güdülen amaçla orantılı olması gerekti-
            ği kural altına alınmıştır.
               40. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere temel hak
            ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin tamamında “yaşam
            hakkı “ilk olarak güvence altına alınmıştır. Bir başka anlatımla, “Ya-
            şam hakkı “tüm hakların en temel olanıdır: Eğer biri yaşam
            hakkından mahrum bırakılırsa diğer tüm haklar anlamsız ola-
            caktır. Bu hakkın temel olma niteliği “geri alınamaz “olmasın-
            dan kaynaklanmaktadır. Mahkeme bu nedenle “ilgili madde
            katı bir şekilde yorumlanmalıdır “demiştir (McCann ve Diğerleri/
            Birleşik Krallık, Başvuru No:18984/91, 27.09.1995).
               41. Sözleşmenin yaşam hakkını düzenleyen ikinci maddesi
            iki temel öğeyi içermektedir: Yaşam hakkının “kanun tarafın-
            dan “korunması ve istisnaları tek tek sayılmak suretiyle “ya-
            şamdan mahrum bırakma yasağı”. AİHM de, yaşam hakkının ihlali
            iddiasıyla açılan davalarda, devletin yalnızca kasıtlı ve hukuka aykırı
            şekilde yaşama son vermekten kaçınmanın yanı sıra (negatif yüküm-
            lülük), aynı zamanda, kendi yetki alanına giren bireylerin yaşamlarını
            güvence altına almak için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğuna
            (pozitif yükümlülük) vurgu yapmıştır. Bir başka anlatımla AİHS’nin
            2 nci maddesi kapsamında Devlet, ilk olarak, maddede sayılan
            istisnai durumlar haricinde bir kimsenin yaşamının ortadan
            kaldırılamaması negatif yükümlülüğü altındadır. İkinci olarak
            bu yükümlülük, başka birinin suç niteliğindeki eylemleri nede-
            niyle yaşamı risk altında olan bir bireyi korumak için önleyici
            operasyonel tedbirler alma şeklinde pozitif bir edimi de içer-
            mekte; hatta bir bireyin yaşamına karşı üçüncü kişinin suç fiil-
            lerinden kaynaklanan gerçek ve yakın bir tehlikenin varlığının
            o anda yetkililer tarafından bilinmesi durumunda ya da bilin-
            mesi gerektiği durumda bu riski bertaraf etmek üzere gerek-
            li tedbirlerin alınmaması yaşam hakkının ihlali olarak kabul
            edilmektedir (Osman/Birleşik Krallık Davası, Başvuru no: 23452/94,
            28.10.1998).

               42. Yukarıda yapılan tespitler ve anlatılanlar ışığında so-
            mut olayda güvenlik kuvvetlerince terör örgütü mensuplarına





                                                               KAMU DENETÇILIĞI KURUMU  227
   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237