Page 178 - kdk_yillik_rapor2018
P. 178
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
zorunda kalan Suriyelilerin yarısından fazlasına tek başına ev sahipliği yapan ülkemizde,
bu denli büyük bir Suriyeli nüfusun varlığı, toplumsal, ekonomik, siyasi ve güvenlikle
ilgili alanlarda önemli etkiler oluşturmaktadır. Bu bağlamda, ilgili idarelerin geçici
koruma kapsamındaki Suriyelilere yönelik faaliyetlerinin Kamu Denetçiliği Kurumu
tarafından da ele alınması kaçınılmaz olmuştur.
II. Dünya Savaşı sonrasında, dünyanın ve Türkiye’nin tarihinde yaşadığı bu en büyük
insanlık krizi maalesef ki 7 nci yılını doldurmak üzeredir. Türkiye ise, bu kriz nedeniyle
2015’ten bu yana dünyada en fazla “mülteci” barındıran ülke konumuna gelmiş olup,
mevcut durum itibariyle Suriye’den kaçmak durumunda kalan 5.523.317 kişinin
neredeyse üçte ikisini tek başına misafir etmektedir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün
kamuoyuyla da paylaştığı verilere göre, 14/12/2017 tarihi itibariyle Türkiye’de “geçici
koruma” kapsamında bulunan Suriyelilerin sayısı 3.412.368’dir. Bu sayının yanı
sıra Türkiye’de ‘ön kayıt’ altına alınmış, ancak henüz ‘geçici koruma’ kapsamında
bulunmayan Suriyeliler de bulunmaktadır.
Sadece geçici koruma kapsamında olan Suriyelilerin sayısı bile 80.810.525 olan
Türkiye nüfusunun % 4,22’sine tekabül etmektedir. Diğer ifadeyle, GK kapsamındaki
Suriyelilerin sayısı, aralarında Ermenistan, Katar, Bahreyn, Moğolistan, Cibuti,
Slovenya, Makedonya, Litvanya, Letonya, Estonya, Lüksemburg, Malta ve İzlandanın
da bulunduğu birçok ülkenin nüfusundan daha fazladır.
29 Nisan 2011 tarihinde 252 kişilik Suriyeli kafilenin ülkemize giriş yaptığı andan bu
zamana kadar ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarımız üzerlerine düşen görevleri büyük
bir özveriyle yerine getirmişlerdir. Bu rapor çalışması ile kırılgan da olsa dünyanın başka
hiçbir ülkesinde başarılamayacak olan yüksek bir toplumsal kabul düzeyi ile merkezde
ve yerelde idarenin olağanüstü çabalarına, neredeyse bütünüyle Türk toplumunca
karşılanan ve “26 milyar ABD Dolarını aşan” maliyete ve ortaya konulan fedakârca
çabalara rağmen, süreç yönetiminin yeniden değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik
bütüncül politika önerilerinin ortaya konulması konularına katkı verilmeye çalışılmış;
diğer ifadeyle, kitlesel akına cevap olarak oluşturulan geçici koruma sisteminin, mevcut
durum ve gelecekteki olası gelişmeler dikkate alınarak, rapor sonunda yer verilecek
tespit ve öneriler çerçevesinde daha da geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Anılan raporun, anayasal bir kurum olan KDK tarafından hazırlanması, süreç yönetimi
bakımından eksikliği hissedilen bütüncül bir tabloyu ortaya koyma çabası olarak
nitelenebilir. Bu bağlamda, 2011’den bu yana tüm kamu kurumlarını ve bütün hizmet
alanlarını kapsayacak bir çalışma gerçekleştirme imkânı da ortaya çıkmıştır. Böylece,
KDKnın tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla yakın ilişki içinde çalışmasından da
yararlanılarak, konuyla ilgili kapsayıcı bir resim ortaya koyma çabası içine girilmiştir.
Bahse konu özel rapor çalışması, bir taraftan süreç konusunda kamu kurumlarının
ülkemizde de uluslararası camiada da hakkı teslim edilen olağanüstü ve son derece
başarılı çabalarını ortaya koyarken, diğer taraftan da “milletin vicdanı ve savunucusu”
olmak hasebi ile yapılması gerekenleri de bir bütünlük içinde değerlendirmeye çalışmıştır.
2018 YILLIK RAPOR 177