Page 185 - kdk_yillik_rapor2018
P. 185
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 tarihlerinde demokrasiye hukuk dışı
müdahaleler yapılmış; hükümetler cebir ve şiddet ya da baskı kullanılarak görevlerinden
uzaklaştırılmış; millî iradenin tecelligâhı olan yüce parlamento lağvedilmiştir. Başbakan
ve Bakan konumundaki devlet adamları hukuksuz biçimde idam edilmiş, yüz
binlerce vatandaşımız mağdur edilmiştir. 27 Nisan 2007 tarihinde e-muhtıra olarak
adlandırılan bir bildiriyle halkın seçimiyle işbaşına gelen hükümete karşı müdahale
teşebbüsünde bulunulmuştur. Nihayet 15 Temmuz 2016 tarihinde ordu içerisinde,
ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fetullah Gülen’in liderliğini yaptığı
Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) bağlı bir grup tarafından, TSK içindeki
mensupları öncülüğünde askeri darbe girişiminde bulunulmuş, tarihinde ilk defa
Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmış, milletin devletine ve hükümetine
sahip çıkmasıyla darbe teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Darbelerden kurtulmak, insan haklarına dayalı demokratik bir rejim kurmak ve
kurumsallaştırmak, her şeyden önce demokrasiye inanan bireylere, sivil toplum
örgütlerine ve siyaset kurumuna ve çok boyutlu tutarlı bir mücadeleye bağlıdır. Bugüne
kadar yaşanan darbeler, muhtıralar, demokrasi dışı müdahaleler ülkemize ve milletimize
büyük acılar yaşatmış, toplumun her kesiminden insanlar bu müdahalelerin mağduru
olmuşlardır. Bu süreçlerin toplum ve devlet hayatımız üzerinde meydana getirdiği
tahribatın ortaya konulması, maddi ve manevi zararların ve hak ihlallerinin bütüncül
bir şekilde giderilmesi büyük önem taşımaktadır. Ders alınmayan ve oluşturduğu
mağduriyetlerin giderilmediği her darbe sonraki darbelere zemin hazırlamaktadır.
Darbecilikle mücadelenin gerçek bir yüzleşme sağlayarak başarılı bir şekilde
yapılabilmesi için mağduriyetlerin makul ölçülerde giderilebilmesi gerekir. Darbeci
anlayışla mücadelede doğrudan darbenin faili olanlar kadar onlara destek verenlerin
de teşhir edilmeleri ve rayiç hukuk esasında değerlendirmeleri önemlidir. Keza
hukuk tanımaz bir şekilde gerçekleştirilen uygulamalardan mağdur olanların da
mağduriyetlerini gidermek, insan hak ve hukuk ihlallerinin telafisini sağlamak
önem taşımaktadır. (Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, Kasım 2012, s.647)
28 Şubat post-modern darbesinde de görüldüğü üzere her darbe girişimi, yayınlanan
her muhtıra, siyaset kurumuna yapılan her müdahale, ülkeyi geriye götürmüştür.
Bunun sonucu olarak ülkemiz demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel insan hak ve
özgürlükleri ve ekonomik refah seviyesi açısından olması gereken seviyeye bir türlü
çıkarılamamıştır.
1997 yılının Ocak ayı sonunda Sincan Belediyesinin düzenlediği Kudüs Gecesi sonrasında
Sincan’da tankların yürütülmesi ile ordunun darbe yapacağı algısı oluşturulmuş, 28
Şubatta ise, “irtica” gündemiyle toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun “uygulanması
beklenen” 18 maddelik kararlar listesi ile Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refah-Yol
Hükümeti baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Akabinde, Refah Partisi hakkında, “Laik
184 2018 YILLIK RAPOR