Page 80 - ilitam-dergisi
P. 80

İLİTAM DIN EĞITIMI VE ILAHIYAT LISANS TAMAMLAMA PROGRAMI






               yaşanan hayatı yorumlayabilen ve problemlere çözüm üretebilen ilahiyatçılar
               yetiştirilmelidir.” denilmektedir.

                  Artık 70 yıl sonra yüksek dini öğrenimden beklenen, “pratisyen ilahiyatçı” de-
               ğil, özgün ve kendilerine öz güveni olan “uzman ilahiyatçı” yetiştirmek olmalıdır.
               Bu nedenle ister örgün ister ilahiyat lisans tamamlama şeklinde olsun, ilahiyat
               lisans mezunlarının nitelik ve kalitesi toplum açısından hayati önem arz etmek-
               tedir. Zira bu mezunların istihdam alanları, Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri
               Başkanlığıdır. Her iki kurumun nitelikli insan gücüne olan ihtiyacı ve önemi  tar-
               tışmasızdır. Mevcut haliyle dini yükseköğrenimde, 5 yıl süreli örgün eğitim için
               kontenjanlarla orantılı olarak niteliğin korumasında bile bazı zorluklar vardır.
               Bu zorluğa rağmen, 58000 ilahiyat ön lisans mezunu insan gücünün “İlahiyat
               Lisans tamamlama Programı” kapsamında temkinle karşılanması gerekirken,
               bu kitleyi bugüne kadar hiç örneği olmayan “açık öğretim ilahiyat lisans eğitimi”
               gibi bir alana kaydırmanın ne bilimsel ne pedagojik bir gerekçesi yoktur.  Bu
               nedenle  Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık)Kurumundan,  yüksek din eğitim
               ve öğretiminin her kademesini  ve kamu vicdanını rahatlatacak evrensel eğitim
               kriterlerine uygun bir karar ve görüş beklenmelidir.

                  Ülkemizde yükseköğrenime geçiş, ÖSYM tarafından düzenlenen sınavlar-
               la olmaktadır. Sınavlara katılan adayların tamamının başarılı olması mümkün
               olamamaktadır. Dolaysıyla örgün ilahiyat eğitimine alınan öğrencilerin de bu
               sisteme tabi olduğu unutulmamalıdır.  Buna göre, yükseköğrenime geçiş ya-
               pamayanların Anayasa, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan
               Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleriyle ilişkilendirilmesi büyük bir zorlamadır.
               Kaldı ki 2002 yılından bu yana söz konusu hakların engellendiğini ileri sürmek
               gerçeği yansıtmamaktadır.  Diğer taraftan Rapor sivil bir toplum kuruluşunun
               müracaatı gerekçe gösterilerek hazırlanmıştır. Bu tüzel kuruluşun yalnız başına
               yüksek dini öğrenim gibi hassas bir konuda; alan araştırması, birikimi, deneyimi
               ve uzmanlığı da kanıtlanmış değildir.

                  Sonuç olarak;
                  Yüksek dini öğrenim, ülkenin güvenliğini, bütünlüğünü, milli ve manevi
               değerlerini ilgilendiren bir konudur.  Bu edenle “dünyada açık öğretim uygu-
               lamaları yaygın olmakla beraber halen askeri eğitim, tıp eğitimi, hukuk eğitimi,




            80   OCAK 2020
   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85