Page 93 - ilitam-dergisi
P. 93

İLİTAM DIN EĞITIMI VE ILAHIYAT LISANS TAMAMLAMA PROGRAMI






            sekreter olarak.  Sendikamızın kurucusu da Çaykaralı merhum Ahmet Yıldız’dı,
            hukukçuydu kendisi. Ben kendisinden çok şeyler öğrendim.

               Bizim temel prensibimiz şuydu: Din hizmetinin daha aktif, daha kaliteli, daha
            güzel, nasıl daha anlaşılabilir ve teknolojinin hızla ilerlediği bir dönemde, tek-
            nolojiden en fazla yararlanan hizmet anlayışı. Buradan benim yeğenim düğme-
            ye bastığında Amerika’yı seyrederken din görevlisinin ne olması gerekir, nasıl
            bu konulara cevap vermesi gerekir, buraya nasıl kendisini hazırlaması gerekir?
            Bunu düşünerek rahmetli Ahmet Yıldız’la beraber bu projeye çalışmıştık. Hatta
            o zaman Ankara’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde ANKUZEM diye bir
            birim oluşturulmuştu, uzaktan eğitim merkezi. Daha sonra İLİTAM’a dönüştü-
            rüldü öyle zannediyorum; hocalarım beni bağışlasınlar, yanlış konuşmuyorsam.

               Değerli arkadaşlar ve saygıdeğer hocalarım, sizin bütün tereddütlerinize
            katılıyorum. Özellikle, beraber çalıştığımız, çok saygı ve hürmet ettiğim,  sevdi-
            ğim hocam Fikret Bey buradadır. Hatta bir gün kendisine bir toplantıda şöyle
            bir şey söyledim: “Bu teşkilatın ana birimini oluşturan, motorize birliğini oluş-
            turan din görevlisi, din hizmeti sunan arkadaşlardır.” Türkiye’nin en ücra köşe-
            sinde, hiç kimsenin olmadığı bir yerde, kuş konmaz, kervan göçmez köylerde
            3 yaşlı insana din hizmeti götüren onlardır. Bunu sosyolojik ve psikolojik olarak
            değerlendirdiğiniz zaman eşini ve çocuklarını da düşünün. Kiminle oturacak,
            kiminle konuşacak,  bir hasta olsa derdini kime anlatacak? Sayın Hocam -bir
            anekdot anlatacağım,  beni bağışlasın, saygı duyduğum bir hocam, sevgiyle
            de hürmetle de biz her zaman çalıştığımızda karşılamıştır. Bir gün dedim ki:
            Hocam, etmeyin, böyle köylere kadro vermeyin, bu insanlar çok perişan bir va-
            ziyette. Hocamın cevabı şu oldu: “Aman Mehmet Hoca, bir daha söyleme. Bu
            imam-hatipleri de ilahiyat fakültelerini de kapattırırlar. Bu mezunlarla beraber
            din hizmeti götürmemiz lazım.”

               Değerli arkadaşlar, din hizmeti Türkiye’de meslek olarak kabul edilmiyor-
            du. Türkiye’nin yaşadığı dönemleri hatırlayın. Hepsi bu laiklik belasıyla bizim
            başımıza Demokles’in kılıcı gibi getirildi, Müslümanlar ötelendi, Diyanet İşleri
            Başkanlığı ötelendi, ötekileştirildi. Bu sıkıntılar bunlardan kaynaklanıyor. Nasıl
            bir din görevlisi? Meseleye bu sorudan yaklaşamız lazım. Temel derdimiz bu
            olmalı. Ben, Din Eğitimi ve İLİTAM Çalıştayı’nın ikinci bir programının yapılması-





                                                                      OCAK 2020   93
   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98