Page 286 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 286
arkadaşlarım var, Arife Hanım var, bizim İsmail Karayel Bey falan var. Niçin milletve-
killerine yetki vermiyoruz? Milletvekili, milletin de murakabesi altında o, bir dahaki
seçim var. Milletvekillerine yetki vermiyoruz. Oysa Amerika’daki senatör müthiş yetki
sahibi, gidiyor, her kurumdan bilgi alabiliyor. Sistem topyekûn Sayın Fendoğlu, yeni-
den ele alınmalıdır.
Bakınız, Şeref Bey, geldi, tuttu, bu ÖSYM için bir açıklama yaptı, Türkiye ayağa kalk-
tı. Ankara’da Şeref Bey var. Hani var ya “Berlin’de hâkimler var.” Şimdi, milletvekilleri-
nin yetkileri içine konmalıdır, yetkisinin yanlışlığı hâlinde de dokunulmazlığı kalkar,
Yüce Divan’a da gider, muhakemeye gider. Bence naçiz kanaatim, şu anda Mecliste ol-
madığıma ve bundan sonra da olmayacağıma göre, benim naçizane tavsiyem, millet-
vekillerinin güçlendirilmesini sağlamaktır. Zira girdiğimiz bu Cumhurbaşkanı hükûmet
sistemi çok güzel oldu, fevkalade oldu. Benim şahsen kanaatim oydu, evet, kuvvetler
ayrılığı olmalıdır. Üç tane kuvvet var, birbirlerine karışmalılar. Yasama ve yürütme iç
içeydi. Siz getiriyorsunuz benim arkadaşım hakkında soruşturma açacaksınız, ben de
ona rey vereceğim. Ee, vermiyorum. Oysa şimdi öyle değil. Kuvvetler ayrılığı tatbik
edilmelidir ve Meclis güçlendirilmelidir, milletvekilleri güçlendirilmelidir.
Şimdi, siz kamudaki bir avukatı güçlendirdiniz, İstanbul Belediyesinin veya Ha-
zinenin bir avukatına güç verdiniz. Ee, peki, oranın seçtiği bir milletvekili var, 60 bin
kişinin, 100 bin kişinin reyini almış yani onu niçin kullanmıyoruz? Amerika senatörü
gidiyor, istiyor belgeyi, teftişini yapıyor “Getir, bakayım şu işlemlerini.” diyor. Biz de
–demin konuştuk, zatıaliniz yoktunuz- Teoman Koman’ı çağırdınız “Gelmiyorum.” dedi.
Nasıl gelmezsin? Gel buraya.
Kurumun güçlendirilmesi lazım ve çok sayıda değil, az ama çok yetkin olunması
lazım.
“Sorumsuzluk.” dedi bir arkadaşım. “Sorumsuzluk da olması lazım.” Hayır, herkes
sorumlu olacak. Salahiyet ile sorumluluk, yetki ile sorumluluk, salahiyet ile mesuliyet
atbaşı gitmeli. Ne kadar yetkisi varsa, o kadar da sorumluluğu olması lazım. Bilmeli ki
ben sorumluyum. İmzasından sorumlu olma hadisesi var. Onu da müruruzaman duru-
mu olabilir. Bir de şu var: Bu şikâyeti topluma ha bire itekliyoruz. “Bize gelin şikâyet
edin.” “Oraya şikâyet edin.” “O kuruma şikâyet edin.” Yani şekvacı bir toplum istiyorlar.
Toplum onu kendi içinde çözmeli. Ne kadar çok dilekçe geliyorsa demek ki toplum
o kadar sıkıntılı, bunu çoğaltmamamız lazım. Şimdi hanımefendiler var burada, bir
hanım beyinden şikâyet ederse herhangi bir karara ihtiyaç olmaksızın şikâyet onun
kocasının evden uzaklaştırılmasına sebep oluyor. Böyle hüküm olur mu? Ondan sonra
da şikâyet… Bir şikâyet olmuştu, bir çocuk size şikâyet etmişti, ne demişti?
284 14 ŞUB A T 2019