Page 111 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 111
böylesine bir noktaya geldiysek iyi yolda gidiyoruz. Eksik var mı? Var. Başka türlü bir
kısım zorluklar var mı? Var. Ama şunu kabul etmemiz lazım ki ben de siyasi hayatımda
bunu gördüm: Bizim ülkemizde birçok şeyin yasal alt zemini var eksiğiyle fazlasıyla
demokrasi de dâhil ama kültür altyapısı yok. Kültür altyapısı olmayınca balçık üzerine
bina inşa etmek gibi bir şey oluyor. İşin o kısmını biraz göz ardı ediyoruz, bu kanuna
neyi yazarsanız yazın. Mesela, diyelim ki, normal şartlarda yargıda mahkemelerden
gelen bir müzekkereye ilgili kurumun cevap vermesi gerekiyor. Niye? Bu yasa gereği,
Anayasa gereği. Şimdi, buraya da illa da kanuna koymak gerekmiyor. Bu gelen yazı
hangi kurumaysa onun başındaki, ortasındaki, aşağısındaki insanlar bir sorumluluk
duyarak “Burada demek ki bir haksızlık var, bunu gidermek için böyle bir iş yapıla-
cak. Ben bu işi geciktirmeyeyim.” deyip şikâyet sahibinin yerine kendisini koyarak bu
işlere bakıverse, bu kültür olsa, bizde her şeyden evvel de şu adalet dediğimiz hep
arka taraflara, vesaireye yazdığımız zaman bir türlü içini dolduramadığımız şeye tam
buradan bir inanabilsek onun için işler daha kolay olacak. Türkiye’de Türkiye’nin so-
runlarıyla ilgili söylenmedik doğru kalmadı, yapılmadık doğrular var. Biz de yapılanları
burada olabildiği kadar konuşuyoruz. Birincisi bunu ifade etmek istiyorum.
İkincisi: Şöyle bir psikolojimiz var bizim. Yani illa da ülkenin menfaatine, devletin
menfaatine, insanlarımızın yararına bir kural, bir kurum kurulacaksa illa da geçmişi-
mizle bir bağlantı kurmak gibi bir sıkıntının içerisine girmemiz gerekmiyor. Hikmet bi-
zim yetiğimizse biz bunu kendi tarihimizde varsa memnuniyetle, yoksa ne yapacağız?
Bizim tarihimizde otomobil yoktu, uçak da yoktu, ne yapacağız yani şimdi, almayacak
mıyız bunu, kullanmayacak mıyız? İlla da bir bağlantı kurmak gibi bir şey var. Bunun
bir faydası var mı? Kurabiliyorsak bu bağlantıyı o da toplumsal kabul açısından. “Yeni
bir şey değil canım, bizim geçmişimizde de var. Sanki yanlış bir şey yapıyoruz. Ya niye
karşı çıkıyorsunuz kardeşim, bak Osmanlı’da da vardı, Selçuklu’da da vardı.” diyerek
biraz böyle savunma refleksiyle bu türlü şeyler yapmaya çalışıyoruz. Allah’a şükür ki
bunun şöyle ya da böyle bizim tarihimizde de bir dayanağı var. Onu da ifade etmek
isterim.
Üçüncüsü: Şimdi, “Kurumun kararları tavsiye kararı.” diyoruz. Hani Osmanlıcada
bir tabir var değil mi, tahtında müstetir diye. Yani bu kurumun kararları aslında kadife
eldiven içerisindeki yumruktur. O yumruk da gücünü hukuktan alacak, haktan alacak,
adaletten alacak, bir kısım değerlerden alacak. Yani “Tavsiyedir, uysak da olur, uyma-
sak da olur.” cinsinden değil, içinde var bu çünkü bu kurum esas itibarıyla toplumsal
saygınlığa dayalı bir kurumdur ve gücünü de yasadan daha çok, yazdığı kararların do-
yuruculuğu, insan hakları hukuku, evrensel hukuk, hak, adalet… Bunu okuduğu zaman
ilgili makam “Ya buna cevap vermezsek olmaz, bunun gereğini yapmazsak olmaz.”
14 ŞUB A T 2019 109