Page 107 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 107
lamamıştır. Ancak bu durum açığa çıktığı zaman, böyle bir ihtiyaç hasıl olduğu zaman
Divan-ı Hümayun bir temyiz mahkemesi gibi, bir üst mahkeme gibi görev almıştır.
Bir diğer işleviyse, hukukun yeniden üretimine katkısı. Bu biraz göz ardı edilen bir
mevzu çünkü Osmanlı Devleti saltanatla idare ediliyor, saltanatla idare edilen yerde
yasama faaliyeti doğrudan halka sorulmayacak bir şey olarak addedilir, doğrudur da.
Ama biz bazı kanunnamelerde, bazı adaletnamelerde halktan gelen tepkilerin, halktan
gelen şikâyetlerin kanunnamelerin hazırlanmasında kısmi bir etkisinin olduğunu da
gördük. Ama bunu tabii ki çok abartmamak lazım yani yasama faaliyetlerinin tama-
mında halkın etkisi elbette yok ama kısmen de olsa halktan gelen taleplerin, şikâyet
yoluyla gelen taleplerin Divan-ı Hümayun’da kanunlaşma sürecinde etki ettiğini gö-
rebiliyoruz. Tabii ki bu şeriatın alanı dışındaki meseleler çerçevesinde gerçekleşiyor.
Bir diğer işlevi: Toplumsal, ekonomik ve siyasal devamlılığa katkı. Bunun da alt
başlıklarını şu şekilde sıralandırdık: Adalet inancı ve toplumsal itaat. Bunu sağlıyor.
Hepimizin çok iyi bildiği bir söz var: “Mülk küfürle durur, zulümle durmaz.” anlayışı var.
Bu şekliyle toplumsal itaatin sağlanması için -işte zaten adalet dairesindeki temel
şeyin de- toplumun inancını sağlamasını hayata geçiriyor şikâyet mekanizması.
Mülkiyet ilişkilerinin kontrolü. Özellikle taşradaki mülkiyetle ilgili şeriatın, kanun-
ların gerektirdiği meselelerin gerçekten şeriata ve kanunlara yürüyüp yürümediğinin
tespiti yine taşradan gelecek şikâyetler doğrultusunda cevaplanabiliyor. Zirai ekono-
minin denetlenmesinde de yine şikâyetleri, bu konudaki ilgili şikâyetleri de çözüme
sağlamış oluyor. “İletişim” dediğimiz şey zaten taşradan merkeze her konuda ama
hemen hemen her konuda bir bilgi akışı, bir enformasyon sağlanmış oluyor.
Son bir işlevi daha var, o da siyasi işlevi. Bu aslında şikâyet mekanizmasının ön-
görülen talep edilen, istenen, arzulanan bir işlevi değildir, sonradan ortaya çıkmış-
tır. Biraz önce yanlış hatırlamıyorsam yine gündeme geldi, sahte şikâyetler, haksız
şikâyetler. Özellikle siyasilerin birbirlerinin ayaklarına kaydırmaya yönelik çabalarında
şikâyet mekanizmasının rol aldığına dair tespitler de yapabiliyoruz.
Toparlayacak olursak Başkanım, İslam kamu hukukunun ürünüdür şikâyet meka-
nizması. Bu hakkın kullanımında Osmanlı Devleti’nde herhangi bir sınırlandırma veya
aracıya tabii tutma gibi bir şey olmamıştır. Böylelikle devlet, şikâyet mekanizması sa-
yesinde toplumla iletişim kurabileceği bir alan oluşturmuştur. Bu kanalı da sürekli açık
tutmayı yeğlemiştir ki zulme yönelik olayların artmasıyla devlette ortaya çıkabilecek
tahribatlar önlenmeye çalışılmıştır. Çünkü bu tahribatların sonuçları gerçekten çok ciddi
boyutlara erişebilirdi. Her hâlükârda son olarak devlet, şikâyet mekanizması sayesinde
14 ŞUB A T 2019 105