Page 258 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 258
çeşitlendirmemiz gerekiyor bizim. Böyle bir şeyimiz yok, tamamen burada topluyoruz,
o zaman her şeye bakacak. O zaman hiç değilse güçlendirelim.
Birtakım şeyler oldu, Avrupa Konseyinin bir kararı var, tarih ve numarasını bilmiyo-
rum. İşte, işkenceyi önleme şeyi falan İnsan Hakları Kurumuna verilecekti. Başbakanla
bir toplantı yapıldı, ben katıldım kurum adına da. Oradaki bütün katılanlar, sivil top-
lum örgütleri dediler ki: “Biz İnsan Hakları Kurumuna güvenmiyoruz, tayinle geliyorlar.
Verilecekse bu görev, ombudsmanlığa verilsin.” Ben de tekrar bu Avrupa Konseyinin
kararını da şey yaptım. Fransa ve İspanya gibi bazı ülkelerde birleştirildi. Şimdi, şöyle
bir problem çıkıyor: Bize şikâyet gelirdi benim dönemimde, şimdi de mutlaka öyle.
Altına yazmış, aynı şeyi Meclis Dilekçe Komisyonuna, İnsan Hakları Komisyonuna, Bİ-
MER’e, CİMER’e, ondan sonra İnsan Hakları Kurumuna, Başbakanlık Teftiş Kuruluna,
Devlet Denetleme Kurumuna, her tarafa yazmış. Kamu görevlileri bize şunu söylüyor-
lardı, diyorlardı ki: “Biz her tarafa dosya vermekten, savunma hazırlamaktan bıktık.”
Pek ciddiye de almıyorlardı o zaman şey olarak. Hâlbuki bunları Avrupa Konseyinin
kararı doğrultusunda bir kuruma verip -ki burada en şeyi ombudsmanlık kurumu- güç-
lendirmek gerekiyor yani birçok şeylerde. Çok kurum kurmakla problemler çözülmüyor
ama biz de kurum kuruyoruz devamlı. Ben bunu söylediğimde bana dediler ki: “Doğru
söylüyorsun ama biz Avrupa’ya söz verdik, bunu mecburen kuracağız. Sonra düşünü-
rüz.” Düşündük, ne oldu? Ölü doğdu. Hâlbuki olabilir ki bu kurumların her biri deği-
şik değişik kararlar da verebilirler, veriyorlar da o zaman vatandaşın kafası karışıyor,
zaten Avrupa Konseyinin kararı da bunu belirtiyor, diyor ki: “O zaman güven azalıyor
kurumlara. Onun için birleştirin, bir yerde toplayın, güçlendirin.” Bunun için de en
önemli kurum –bugün dünyada da öyle, Türkiye’de de çok şükür yerleşti, güven tazele-
di- ombudsmanlık kurumu, bu konuda çok önemli.
Tabii, bir de bir arkadaşımız söylemişti, herhâlde siz söylemiştiniz: “Kuruma mü-
racaat edecek, ona bir cevap verecekler -verirse veya vermezse onun belli süreleri
var- ondan sonra altı ay içinde kuruma müracaat edecek.” Türkiye’de, affedersiniz,
tükürdüğünü yalayan bir şey var mı yani? Atasözüne dönüşmüş bu. Kimse verdiği ka-
rardan dönmüyor. Dönmediği için işi geciktirmekten, sulandırmaktan bir de düşmanlık
peyda oluyor o zaman o kamu görevlisine, o hak sahibine. O kamu görevlisi bir kin bes-
liyor, bu sefer mobbing uyguluyor eğer o da kamu görevlisiyse. Dolayısıyla adam karar
verdiyse süresi içerisinde -altı ay olur, daha fazla olur, daha az olur- ombudsmanlığa
müracaat etsin yani ben tekrar kuruma müracaat şeyini biraz anlamış da değilim işin
doğrusu Sayın Başkanım.
256 14 ŞUB A T 2019