Page 27 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 27
rallarla kendisini de bağlı tutan, tüm eylem ve işlemlerinde hukuku esas alan, kişilerin
hukuki güvenliğini sağlayan bir devlet sistemini ifade etmektedir. Hukuk devleti ilkesi,
diğer bireyler gibi idarenin de hukukla kayıt altına alınmasını gerekli ve mühim kıl-
maktadır. Bu da bir hukuk sisteminde daha güçlü konumdaki kamu otoritesi ile birey
arasında ayrım yapılmamasını, adaletin kılıcının her iki taraf için de aynı keskinlikte
olmasını ifade etmektedir. Hukuk devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan
adaletli bir hukuk düzenini kurarak bunu sürdürmekle kendini yükümlü kılan, bütün
işlem ve eylemleri yargı denetimine tabi olan devlettir.
Devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu görevlerin giderek çoğalması ve kişi
hakları ile kamu menfaati arasındaki hassas dengenin korunmak zorunda olması ne-
deniyle idarenin denetiminin etkin bir şekilde yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu
anlamda, idarenin hukuk kurallarına uymasını sağlayacak en etkili sistem şüphesiz
yargısal denetimdir. Demokratik hukuk devletinde yargı, temel hak ve özgürlüklerle
toplumun ve bireylerin sahip olduğu temel değerlerin koruyucusu ve güvencesidir.
Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerin yargısal güvence altına alınmadığı, idari ey-
lem ve işlemlerin yargısal denetime tabi olmadığı bir düzende hukuk devletinden söz
edilemez. Ülkemizde uygulanmakta olan idari rejimin hukuk devleti ile temel ve hak
ve özgürlüklerin kökleşmesinde, idarenin hukukla sınırlandırılmasında, ekonomik ve
sosyal gelişmenin sağlanmasında yadsınamaz katkıları olmuştur, olmaktadır. İdarenin
eylem ve işlemlerinin yargısal denetimini yapan idari yargı, idarenin hukuk sınırları
içerisinde kalmasını sağlamakla bireylerin hak ve menfaatlerini koruyan, aynı zaman-
da idarenin kamu yararını gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu kamu hizmetinin ge-
reklerini gözeten bir yargı düzenidir.
Değerli konuklar, hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesi bakımından idari fa-
aliyetlerin hukuka uygunluk denetimine tabi tutulmasında asli görev idari yargıya
verilmiştir. İdari yargıda ve özellikle Danıştayda var olan iş yükü dikkate alındığında,
davaların makul sürede ve adil bir şekilde sonuçlandırılabilmesi için açılan dava sa-
yısının azaltılması gerekmektedir. Yıllar içinde biriken dosyaların oluşturduğu iş yükü
nedeniyle makul sürede yargılama yapılamaması, adil yargılanma hakkının, davaların
sonuçlanma süresinin öngörülememesi de hukuki güvenlik ilkesinin önünde ciddi bir
engel olmuştur. İstinaf kanun yolunun uygulanmaya başlamasıyla Danıştayın makul
sürede yargılama idealine yaklaştığını görmek memnuniyet vericidir. Ancak idari yar-
gıda açılan toplam dava sayısı dikkate alındığında, dava açılmadan önce ya da dava
açıldıktan sonra tarafların rızasıyla uyuşmazlığın çözümüne yönelik alternatif yön-
temlere duyulan ihtiyaç hâlen gündemdeki yerini korumaktadır. Alternatif uyuşmazlık
çözüm yöntemleriyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çekişmeli hâle dönüşmeden
14 ŞUB A T 2019 25