Page 19 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 19
1. GÜN
neyimlerimizi paylaşmak ve birbirimizden bir şeyler öğrenmek için bir araya
gelmemiz çok önemli. Hepimiz bu konferansın siyasi bağlamının bilincin-
deyiz. Suriye’de ve başka ülkelerdeki çalışmaların baskılarını hissettiğimiz
zamanları yaşıyoruz. Tüm bunlardan dünyanın başka yerlerindeki önemli
siyasi çalkantılarda etkileniyor. Dolayısıyla yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve
hoşgörüsüzlük artıyor. Bireylerin ve ailelerin bu durum nedeni ile yaşadık-
ları haksızlıklar nefret söylemlerinden başlayıp, hayatlarının tehdit altına
alınmasına kadar devam edebiliyor. Avrupa’da mültecilerin ve özellikle sa-
vaştan kaçan Müslüman mültecilerin varlığının güvenlik endişesiyle bağlan-
tılı olduğu düşünülüyor. Öte yandan insanlar istihdam ve aileleri için daha
iyi bir yaşam arayışı içerisinde Avrupa’nın daha yoksul kesimlerinden daha
zengin kesimlerine doğru hareket ediyor. Bu da göçmenlere karşı düşman-
ca davranışları arttırıyor. Bu durumun siyasi sonuçları geçen yıl İngiltere’nin
Avrupa Birliği’nden çıkma kararıyla oldukça ağır bir şekilde görüldü ve yine
benzer şekilde birçok AB ülkesinde, seçim yapacak AB ülkesinde güçlü bir
kart olarak oynandı. Milliyetçilik bazı AB ülkelerinde yükselişe geçti. Bu da
AB’nin kendi içerisindeki istikrarından endişe duyulmasına neden oldu. Göç-
men karşıtı ve milliyetçi söylemler şuan AB’nin de en üst düzey yönetimin-
de yer alıyor. ABD’de Donald Trump’ın Başkan seçilmesiyle insan hakları
aktivistleri ve bunun yanında birçok sade vatandaş alarm durumuna geçti.
Terörizm de Avrupa’da birçok kişinin yaşamında değişmez bir unsur haline
geldi. Türkiye’de meydana gelen terör saldırılarından hem ülke vatandaşları
hem de ülkeyi ziyaret eden birçok kişi etkilendi.
Bu tür saldırılar nereye ve ne sebeple yapılıyor olursa olsun hükümetler
için birçok güçlüğü berberinde getiriyor. Hükümetler bir yandan korkmuş
insanların anlaşılır güvenlik taleplerini yerine getirmeye çalışıyorlar, diğer
yandan da insan hakları yükümlülüklerini korumaya çalışıyorlar. Tabii bu
meselelere verecek hiçbir kolay cevap yok ve siyasi zorluklar bilhassa karşı-
mızdaki güçlükleri oluşturuyor. Ancak biz ombudsmanlar olarak izlediğimiz
yönetimlere sürekli şunu hatırlatmalıyız; yardım talebiyle ülkemize gelen
binlerce göçmen gezegenimizdeki en hassas insan grupları. O insanlar her
şeyini kaybetmiş, savaştan, zulümden, yoksulluktan kaçmışlar. Görevleri-
mizden biri de şu, bizim açımızdan yalnızca konuşmak, idarelere, yönetimle-
re yardımcı olmak için yeterli değil. Biz onların karşı karşıya olduğu sorunlar
karşısında işe yarar çözümler bulmaya çalışmalıyız ama bütün bu gelişmeler
bir gün içerisinde meydana gelmedi. II. Dünya Savaşı’nda yaşanan zulüm-
ler ilerici ve uluslararası insan hakları rejiminin oluşturulmasına neden oldu.
17