Page 58 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 58
1. GÜN
rekir. Bugün dünyada mülteci konumuna düşmüş 55 milyon insan vardır,
bunların yeri yurdu yok, memleketi yok. 120 ülkenin nüfusundan daha fazla.
Bu büyük probleme duyarsız olmak, sağır olmak, görmezden gelmek hiç-
bir sorunu çözmez. Eğer dünyada terörü insanlığın başının belası olmaktan
kurtarmak istiyorsak, eğer dünyada küresel barış, kardeşliğin daim olmasını
istiyorsak, yapmamız gereken; sorunun kaynağına inmektir. Sorunun kay-
nağı, adaletsizliktir, sevgisizliktir, hoşgörüsüzlüktür ve ülkeler arasındaki
kalkınma, refah farkının azaltılması yönünde gereken gayretin gösterilme-
mesidir.
Türkiye olarak bir yandan kendi insanımızın refahı ve mutluluğu için Cumhu-
riyetimizin 100. yılı hedeflerinin gerçekleşmesi için yoğun bir gayret içerisin-
de çalışırken, diğer yandan da bölgemizde barışın ve istikrarın tesis olması,
terörün ortadan kaldırılması için de amansız bir mücadele veriyoruz. DEAŞ
diye bir terör örgütü var, El Kaide’den sonra meydana çıkmış ve maalesef
kutsal dinimizi, İslam’ı da en kötü şekilde istismar eden, İslam’la da hiçbir
alakası olmayan bu alçak terör örgütüyle dünya sanki mücadele ediyor, mü-
cadele etmiş gibi gözüküyor. Ama gerçek anlamda bu mücadeleyi ortaya
koyan Türkiye’dir. Bugüne kadar sınırlarımızdan bölgeye gitmeye çalışan 50
binden fazla DEAŞ sempatizanını engelleyen ülke Türkiye’dir, sınırlarımız-
dan geçişini engelledik. 3500’ün üzerinde DEAŞ örgüt mensubunu da tu-
tuklayarak eylem yapmalarının, kan dökmelerinin, insanları katletmelerinin
önüne geçtik.
Türkiye terörle mücadelede esasında dünyada birçok ülkenin olmadığı ka-
dar çok fazla tecrübe kazanmış, bunun acılarını da en çetin şekilde yaşamış
bir ülkedir. O bakımdan barışın, kardeşliğin, huzurun değerini bu toprak-
larda bizden daha iyi bilen kimse yoktur. Onun için Suriye’de akan kanın
durdurulması, ateşkesin sağlanması için Cumhurbaşkanımızın önderliğin-
de Rusya, İran’ın da katkılarıyla bir ateşkes süreci başlattık. Bundan son-
raki adım, Suriye’de kalıcı barışı sağlayacak siyasi çözümün getirilmesidir.
Burada da Birleşmiş Milletlere, bölgedeki bütün koalisyon ülkelerine ortak
sorumluluk düşmektedir. Bunca bedeli ödedikten sonra görüyoruz ki bazı
terör örgütleri bu sonuçtan istifade etmeye çalışıyorlar. Yıllarca Türkiye’nin
başını ağrıtmış olmaları yetmezmiş gibi şimdi Suriye’de başka başka isim-
ler altında YPG, PYD gibi isimlerle yeni bir arayış içerisinde, yeni bir mevzi
kazanma yollarını denemektedirler. Dostlarımız şunu iyi bilmelidir ki: Hangi
ad altında olursa olsun, hangi kılığa girerse girsinler biz bunları iyi tanırız,
yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. O bakımdan dost ve müttefiklerimiz
56