Page 262 - 2017-yıllık-rapor-SON-PDF
P. 262
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
Türkiye’de son 50 yılda aile yapısının dönüşümü sürecinde, sosyo-ekonomik
değişim (kentleşme, ekonomik yaşamda sanayi ve hizmet sektörlerinin ön plana
çıkması, kadının ücretli istihdam sürecine dahil olması, kişi başına düşen gelirin
artması), demografik dönüşüm (ilk evlilik yaşının yükselmesi, evlilik içi doğurganlık
kontrolünün artması, ilk çocuğa sahip olma yaşının yükselmesi, doğurganlık
seviyesinin iki çocukla sınırlanması, ideal çocuk sayısı ile sahip olunan çocuk sayısı
arasındaki makasın daralması, boşanma hızlarının artması ve doğumda yaşam süresi
beklentisinin artması) ve zihniyet değişimi etkili olmaktadır. (Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu, Sıra Sayısı: 399, 14 Mayıs 2016, s.65 )
– Toplumsal yapıdaki dönüşüm sebebiyle geleneksel bağların zayıflamasının
boşanma kararının alınmasını kolaylaştırdığı bilinmektedir. Kentleşme ile gelen
sosyo-ekonomik değişim; komşuluk, akrabalık, hemşehrilik gibi geleneksel
sosyal kontrol ve destek mekanizmaları ile ilişki kalıplarının kırılmasına ve birey
odaklı yaşamın ön plana çıkmasına neden olmuştur. İfade edilen geleneksel
sosyal yapı ve bu yapının sağladığı koruma ve destek, bireyler arası sorunların
çözümlenmesinde önemli bir rol üstlenmekte iken; bu sosyal koruma ve destek
mekanizmasının zayıflaması muhtelif sosyal sorunları beraberinde getirmiş
veya artırmıştır. Modern toplumda bireyselleşme ön plana çıkarken, birlikte
yaşama kültürü zayıflamış; buna paralel olarak ailelerin kendi içinde çözüm
üretme kapasiteleri azalmış; aile kurumu sağlıklı ve güçlü yapısını kaybetmeye
başlamıştır. Bu sebeple “aile kurumunun güçlendirilmesi” resmi söylemde önemli
bir hedef olarak belirlenmiştir. 2014-2018 yıllarını kapsayan son kalkınma
planı olan Onuncu Kalkınma Planı’nda, “ülkemizde geniş aileden çekirdek
aileye doğru bir geçişin sürdüğü ve aile üyeleri arasındaki ilişki biçimlerinin
de değiştiğinin” altı çizilmekte, “aile kurumunun korunarak statüsünün
geliştirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin kuvvetlendirilmesinin” temel amaç
olduğu vurgulanmaktadır (Onuncu Kalkınma Planı s. 43). Bu amaçla, özellikle
“görsel, işitsel ve sosyal medyanın ve internetin aile üzerindeki olumsuz
etkilerini azaltmaya yönelik tedbirlerin” alınacağı, “aile içi iletişim ve etkileşim
konularında eğitim programlarının yaygınlaştırılacağı” ifade edilmektedir
(Onuncu Kalkınma Planı, s. 44).
– Aile yapısındaki dönüşüm boşanma oranlarına da yansımaktadır. Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 2001’de 91.994 olan
boşanan çift sayısı 15 yılda yaklaşık % 37,14 artışla 2016’da 126.164’e
yükselmiştir. 2001-2016 yılları arasında toplamda 1.744.626 çift boşanmıştır.
Aynı dönemde evlenen çiftlerin sayısı ise 9.561.248 olmuştur. Son on beş yılda
evlenme oranı %9,2 oranında artarken boşanma oranı yaklaşık %37 artmıştır.
Yapılan araştırmalara göre, boşanma oranlarında son yıllarda yaşanan artışın
262 2017 YILLIK RAPOR