Page 264 - kdk_yillik_rapor2018
P. 264

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU



               6.4.3  Çocuk Tesliminde Çocuğun Üstün Yararının Gözetilmesi

               Başvuran, boşanma kararı sonrası çocuklarıyla kişisel ilişki kurmakta sorunlar yaşadığını,
               çocuklarını ancak icra yoluyla görebildiğini, çocuklarının psikolojilerinin bozulduğunu,
               kendisinin de icra masraflarını karşılamakta güçlük çektiğini belirterek, çocuklarına
               karşı olan hak ve ödevlerini yerine getirebilmesi için, çocuklarıyla düzenli bir şekilde
               görüşmesine imkân sağlayacak gerekli yasal ve idari tedbirlerin alınmasını talep etmiştir.
               Bilindiği üzere, TMK’nın 323 üncü maddesi velayet hakkını zorunlu olarak kaybeden
               tarafa çocukla kişisel ilişki kurma hakkı tanınmıştır. BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin
               9 uncu maddesinin 3 uncu fıkrası da çocuğun ayrı yaşayan her iki ebeveyniyle de
               düzenli bir biçimde ve doğrudan görüşmesini bir “çocuk hakkı” olarak tanımlanmıştır.
               Ancak, kişisel ilişki tesisi için mahkemelerce verilen kararlar incelendiğinde genellikle
               kararların şablon karar niteliğinde hazırlandığı, buna göre velayet sahibi olmayan tarafa
               genellikle ayda sadece iki kere, iki gün süreyle çocuğuyla buluşma imkânı sağlandığı
               görülmektedir. Bu karar alınırken çoğunlukla tarafların görüşünün ve çocuğun
               ihtiyaçlarının dikkate alınmadığı gözlemlenmektedir. Oysaki her çocuğun ve her
               ebeveynin yaşam şartları, çalışma/eğitim koşulları, ihtiyaçları birbirinden farklıdır ve
               bunlara uygun düzenleme yapılmasını gerektirmektedir. Burada önemli olan husus,
               mahkemelerce verilen kişisel ilişki kararlarında matbu evrak formu kullanılması yerine
               uzmanların görüşünden “yeterince” faydalanılması, çocuğun ve ebeveyninin öznel
               durumlarına uygun kararlar alınabilmesidir.
               Ayrıca velayet hakkı sahibi olan tarafın mahkeme kararında belirlenen zaman
               dilimlerinde, çocuğun diğer taraf ile görüşmesine engel olduğunda bu durum ancak bu
               hakkı sürekli olarak elinden alınan ebeveynin açtığı dava üzerine görünür olmaktadır.
               Bu da çocuk için gerekli olan müdahalelerin ancak gecikmeli olarak yapılabilmesi
               anlamına gelmektedir. İcra ve İflas Kanununun 341 inci maddesi uyarınca kişisel
               ilişkinin engellenmesi halinde tazyik hapsi verilmekte; kişisel ilişkinin sürekli olarak
               engellenmesi ise  Yargıtay içtihatlarında “velayetin kötüye kullanılması” olarak kabul
               edilmekte ve “velayetin değiştirilme sebebi” olarak görülmektedir. Ancak içtihadın
               her  zaman  uygulamaya  yansımadığı, sahada  fiili sorunların  yaşanmaya  devam  ettiği
               görülmektedir. Yaşanan sorunların çözülmesi amacıyla ana babaların velayet ve kişisel
               ilişki haklarını kötüye kullanmaları durumunda alınabilecek tedbirlerin daha etkin
               kullanılması gerektiği değerlendirilmiştir.
               Son olarak, çocuk teslimi sırasında icra müdürlüğünce yapılacak işlemlerin çok fazla
               ve tekrara muhtaç olduğu dikkat çekmektedir. Bu durum, çocuğunu görmek isteyen
               anne veya baba için oldukça yorucu, zaman alıcı ve külfet verici bir niteliktedir. Ayrıca
               ekonomik sıkıntıların da kişisel ilişkiyi kısıtlayıcı etkisi bulunduğu belirtilmelidir.
               İcraya ilişkin masrafların, çocuğu teslim etmekten kaçınan “borçlu” yerine çocukla
               kişisel ilişki kurma hakkına sahip “alacaklıdan” tahsil edilmesi ise sistemin kendi içinde
               tezatlık yarattığını göstermektedir. Yine ebeveynlerin icra işleminde gerekli prosedürleri




                                                                        2018 YILLIK RAPOR  263
   259   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269