Page 185 - KDK
P. 185

Mahkeme, Sözleşme’nin özel ve aile hayatının korunmasını düzenle-
            yen 8’inci maddesi kapsamında bakmayı tercih etmiştir. Bu davalarda
            Mahkeme, kişisel bilginin toplanıp saklanması ile bireye açık-
            lanması arasındaki dengenin adil olarak sağlanması gereklili-
            ğine atıf yapmıştır. Eğer özel kişilere ait bilginin saklanmasın-
            daki kamusal yarar, kişisel yarara ağır basmıyorsa, bu durum-
            da kişinin bilgi talebinin reddini 8’inci maddenin ihlali olarak
            yorumlamıştır. [SOYKAN, Cavidan, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
            İçtihatlarında Bilgi Edinme Hakkı: Özel Hayatın Gizliliği x İfade Özgürlü-
            ğü “, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Merke-
            zi Çalışma Metinleri III, s. 67; Ankara, 2006, (a.g.e olarak anılacaktır)].
            Bu davalarda, ifade özgürlüğüne ve bu kapsamda bilgi edinme
            hakkına ilişkin 10’uncu maddenin ihlali iddiası gündeme gel-
            miş olsa bile, Mahkeme yukarıda sözü edilen Leander ve Gaskin
            kararlarına atıfla, Sözleşme’ nin 10’ uncu maddesinin devlete
            bilgi  verme yönünde pozitif ödev yüklemediği ve bilgi alma
            hakkının, bilgiyi verenin bunu gönüllü olarak yapması haline
            mahsus olduğu yorumunu yaparak, 10’ uncu madde kapsamın-
            da ihlal bulmamıştır.

               19-4. Ancak; bilgi edinme hakkına ilişkin Avrupa insan hak-
            ları sistemindeki son gelişmeler ve AİHM’ in bu konudaki iz-
            leyen kararları, bugün bu hakkın 10’ uncu madde ile ilişkilen-
            dirildiğini  göstermektedir.  [ERDEMLİ, Mahmut ve ONUR, Tolga:
            “Türkiye’ de Özel Hayat ve Bilgi Edinme Hakkı İlişkisi: Bilgi Edinme Kuru-
            lundan İki Adım İleri Bir Adım Geri “, Ankara Barosu Dergisi, 2014/3, s.
            291-294 (a.g.m olarak anılacaktır)]. Mahkeme, 10’ uncu madde yönün-
            den devletin bilgi alma hakkına müdahale etmeme yönündeki
            negatif yükümlülüğünü  ihlal ettiği iddiası ile önüne gelen dava-
            larda büyük çoğunlukla ihlal bulmuştur. Örneğin 24/09/1992 tarihli
            Herczegfalvy-Avusturya davasında, akıl sağlığı bozuk olan davacının,
            işlediği suçlar nedeniyle hastanede gözetim altında tutulduğu zaman
            zarfında gazete, radyo, televizyon gibi iletişim araçlarından bilgi al-
            ması engellenmiştir. 29/10/1992 tarihli Open Door ve Dublin Well
            Woman İrlanda davasında ise, İrlanda’da kürtajın yasak olması nede-
            niyle bu konuda yurt dışındaki kliniklere ilişkin danışmanlık hizmeti
            veren firmaların kapatılması sonucu  bilgi  almalarının  engellen-
            diği iddiasında bulunan davacıların 10’uncu madde yönünden




           180   KAMU DENETÇILIĞI KURUMU
   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189   190