Page 369 - geri itme ozel raporu son
P. 369
“Pushback” of Human Rights / Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu
başvurusunda bulunmalarının engellenmiş olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu gibi durumlarda, üye
devletler, yapılan geri göndermelerde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesini ve BM Mül-
teci Sözleşmesi’ndeki geri gönderme yasağını ihlal ediyor olmadıklarından emin olamazlar. Bu korumalar,
düzensiz bir şekilde gerçekleşmiş olsa bile, üye devletlerin sınırlarına nasıl ulaştıklarına bakılmaksızın herkes
için geçerlidir.
Ayrıca, bildirilenlere göre bu operasyonların yürütülme şekli Yunanistan’ın insan hakları yükümlülük-
leriyle açık bir şekilde uyumsuzdur. Türkiye’ye geri itilen kişilere yönelik sözlü ve fiziki tacizlerin yapıldığı
bildirilmektedir ve bu durum insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele sayılabilecekken, bu kişilerin Me-
riç Nehri’nde botlarda veya Ege denizinde cankurtaran sallarında bırakılmış olmaları onların yaşam
haklarını ciddi şekilde tehlikeye atmaktadır. Ek olarak, bu tür operasyonların bazen ailelerin ayrılma-
sına neden olduğu bildirilmektedir ve bu durum aile hayatına saygı gösterilmesi hakkının ihlaline yol
açabilir.
Son yıllarda sunulan çok sayıda kanıta rağmen, Yunan yetkililerinin resmi tepkilerinin genellikle geri itme
iddialarını reddetmek olması konusunda derin endişe duymaktayım. Bu nedenle, bu uygulamalara son
verilmesini ve bu tür operasyonlar kapsamında güvenlik güçleri mensupları tarafından yapılan tüm geri
itme ve kötü muamele iddialarına ilişkin bağımsız ve etkili soruşturmaların yürütülmesini temin etmenizi
rica ediyorum. Ayrıca Yunan makamlarını, Ombudsman’ın Yunan polisinin geri itme iddialarına ilişkin so-
ruşturmaları hakkındaki önerilerini dikkate almaya ve harekete geçmeye davet ediyorum.
Mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin haklarını koruyan STK’lar
Ulusal insan hakları kurumları ve araştırmacı gazetecilerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da geri itmelerin
raporlanması ve belgelenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Sivil toplum tarafından sağlanan denetim-
lerin sağlıklı bir demokratik toplum için çok önemli olduğunu düşünüyorum ve mültecilerin, sığınmacıların
ve göçmenlerin haklarını koruyan STK’ların Yunanistan’da faaliyet gösterdiği giderek artan zorlu ortam-
dan endişe duyuyorum. Bu kuruluşların çalışmalarını itibarsızlaştırma girişimleri ve rapor edilmiş olan ağır
işleyen, hantal kayıt prosedürleri, yalnızca bu kuruluşları zayıflatmakla kalmayıp, aynı zamanda günlük
olarak temel haklarını güvence altına almak için bu kuruluşların çalışmalarına bağlı olan binlerce mülteci,
sığınmacı ve göçmeni de etkileme riskini taşımaktadır.
Kasım 2020’de Yunan ve yabancı STK’ların tescili ve sertifikalandırılmasına ilişkin Yunan Mevzuatı hakkın-
daki Görüşüne bir Zeyilname yayınlayarak Yunanistan’ı “sivil toplum alanını Avrupa standartlarına uygun
olarak güvence altına almak için STK’ların tescili, sertifikalandırılması ve operasyonlarına ilişkin kanunlarını
ve ilgili kararlarını bütünüyle gözden geçirmeye” davet eden STK Hukukuna Dair Uzmanlar Konseyi ve Yu-
nanistan’ın STK’lara ilişkin yasal çerçevesinin “Yunanistan’daki göçmenler ve mültecilerle çalışan tüm sivil
toplum kuruluşlarının operasyonları üzerinde önemli ve zararlı bir etkisi” olabileceğine dair endişelerini dile
getiren üç BM Özel Raportörü de dahil olmak üzere birçok ses konunun ciddiyetine dikkatleri çekmiştir. Bu
endişeleri paylaşıyor ve Yunan yetkililerini, sivil toplum kuruluşlarının varlığına ve işleyişine elverişli bir yasal
çerçeve ile siyasi ve kamusal bir ortam oluşturmak ve sürdürmek için bu organlar tarafından verilen tavsi-
yeleri geliştirmeye çağırıyorum.
367