Page 365 - geri itme ozel raporu son
P. 365
“Pushback” of Human Rights / Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu
BMMYK’nın ve diğer BM kuruluşlarının, hükümetler arası kuruluşların ve STK’ların şiddet, kötü muamele ve
geri itme uygulamalarını sona erdirmek için defalarca çağrı yapmasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) içinde
ve ötesinde, kara ve deniz sınırlarındaki birden çok giriş noktasında bu tür uygulamaların yaşandığının dü-
zenli olarak bildirilmeye devam ettiği,
2020 yılının başından bu yana BMMYK’nın Yunanistan tarafından yaklaşık 540 kayıt dışı geri gönderme va-
kasını kaydettiği Yunanistan’ın Türkiye ile olan kara ve deniz sınırlarından tekrar tekrar gelen tutarlı raporla-
rın kendilerini endişelendirdiği, AB üye devletlerinin sınırlarında olmak üzere Orta ve Güneydoğu Avrupa’da
da rahatsız edici olayların yaşandığının aktarıldığı,
Pek çok olayın çeşitli nedenlerle bildirilmemesine rağmen, BMMYK’nın Avrupa genelinde geri itilen ve ra-
hatsız edici bir tehdit, yıldırma, şiddet ve aşağılama döngüsüne maruz kaldığını bildiren binlerce insanla
mülakat gerçekleştirdiği, insan yaşamına kayıtsızlığın geldiği noktayı gösterir biçimde, insanların, denizde
cankurtaran sallarında akıntıya terk edildiklerini ve hatta bazen doğrudan suya atıldıklarını anlattığı, bir
kişinin Ocak ayında olmak üzere Ege Denizi’nde Eylül 2021’den bu yana bu tür olaylarda en az üç kişinin
öldüğünün bildirildiği, insanların kıyafetlerinin çıkartılarak sert hava koşullarında acımasızca geri itildiğine
dair birbiri ardına gelen ifadelerin, kara sınırlarında da aynı derecede korkunç uygulamaların sık sık rapor
edildiği,
Birkaç istisna dışında Avrupa devletlerinin, artan sayıda güvenilir kanıta rağmen bu tür olayları soruştur-
mada başarısız olduğu, bunun yerine, birçok sınıra duvarlar ve çitler örüldüğü, sınırlarda ülkeye girişin en-
gellenmesinin yanında bazı mültecilerin, uluslararası hukuktaki geri göndermeme ilkesine aykırı şekilde
karşılaşacakları risklere rağmen menşe ülkelerine gönderilmiş olabileceklerine dair raporlar aldıkları,
Savaştan ve zulümden kaçan insanların çok az seçeneğinin bulunduğu, duvarların ve çitlerin anlamlı bir
caydırıcılık işlevi görmesinin pek mümkün durmadığı, aksine bu yöntemlerin başta kadınlar ve çocuklar
olmak üzere uluslararası koruma ihtiyacı içindeki kişilerin sadece daha fazla acı çekmesini beraberinde ge-
tireceği, onları genellikle daha tehlikeli olan farklı yolları düşünmeye sevk edeceği ve muhtemelen daha
fazla ölümle sonuçlanacağı,
Avrupa sınırlarında yaşananlar hukuki ve ahlaki olarak kabul edilebilir olmadığı ve sona erdirilmesi gerekti-
ği, insan yaşamını, insan haklarını ve onurunu korumanın ortak öncelik olarak kalması gerektiği, sınırlarda
insan hakları ihlallerinin önlenmesi konusunda ilerleme sağlanmasının yanı sıra olayların raporlanmasını
ve bağımsız olarak soruşturulmasını sağlamak için tamamen bağımsız ulusal izleme mekanizmalarının
kurulmasına acilen ihtiyaç duyulduğu,
Bu üzücü uygulamaların artık normalleşmesi ve politikaya dönüşmesi riskinden korktukları, bu uygulama-
ların zararlı ve gereksiz “Avrupa Kalesi” anlatısını pekiştirdiği, dünyadaki mültecilerin çoğuna, genellikle kriz
içerisindeki menşe ülkelerle sınır komşusu olan, çok daha az kaynağa sahip düşük ve orta gelirli ülkelerin
ev sahipliği yaptığı,
AB hukuku uyarınca sınır gözetleme faaliyetlerinin temel haklarla tam uyum içerisinde yürütülmesi gerek-
tiği, 1951 Sözleşmesi ve Avrupa hukuku dahil uluslararası insan hakları ve mülteci hukukundan doğan yü-
363