Page 55 - ilitam-dergisi
P. 55

İLİTAM DIN EĞITIMI VE ILAHIYAT LISANS TAMAMLAMA PROGRAMI






            o günleri. Kırk günlük öğretmenler, havada yüzen öğretmenler, biliyorsunuz.
            Hiç unutmam, doktorun yanında lise mezunu olarak pansumancılık yapan bir
            delikanlının yine Erzurum’da, Dörtyol’da araba beklediğini gördüm. “Niye bu-
            radasınız.”  dedim,  dedi  ki: “Efendim,  eğitim  enstitüsündeki  diplomamı  aldım
            hariçten kırk beş günlük eğitimle, şimdi Sivas’a gideceğim, oraya öğretmen
            olarak tayin edildim ama çok düşünceliyim.” “E, niye düşünüyorsun, çok sevin-
            men lazım.” Dedi ki; “Hocam, matematik öğretmenliğine tayin edildim.” Yani lise
            mezunu, kırk beş günlük eğitimle -Cumhuriyet Lisesi o da, malum, biliyorsunuz,
            Türkiye’de üç dört tane lise vardı o zaman- Cumhuriyet Lisesine matematik mu-
            allimi olarak atanmış. Ama düşünceler başlamış, ben nasıl bu muallimliği yapa-
            cağım diye. O kırk beş günlük imaj, tabii bizimki öyle değil ama ilahiyat eğitimi
            ve öğretimi olunca bu benim hep kafamdaydı. Mesela, ön lisansı hocam, biz
            YÖK’teki büyük bir münakaşadan sonra, bir mücadeleden sonra ancak başara-
            bildik dedikleri ön lisans eğitimi sonra nerede, ne amaçla kullanıldı, sizlere arz
            edeyim.

               Hocam çok iyi hatırlarsınız, YÖK çok çeşitli evreler geçirdi o sizin orada bu-
            lunduğunuz buhranlı dönemler, bizim için buhranlı. Orada bir başkan yardımcı-
            sı vardı eğitimci, ismini söylemeyeceğim, kendisi ilahiyat fakültelerinin konten-
            janlarını kısıtlama gerekçesi olarak ön lisansta 40 bin öğrencinin ilahiyat tahsili
            yaptığını televizyonda izah etmeye başladı yani fakülteleri kapatma hedefine
            meşruiyet gerekçesi olarak 40 bin öğrenci ön lisansta eğitim görüyor zaten
            efendim, hiçbir ihtiyaç yoktur. Şunu ifade edeyim: Atatürk Üniversitesinde 2009
            yılında dekan olduğumda –zaten orada ömrümüz geçti- 100 öğretim üyesi var-
            dı, bunların 20’si profesör, 30’u doçent. Yani Ankara’da bir ilahiyat fakültesi vardı,
            bir de akademik bir kuruluş olarak Atatürk Üniversitesi İslami İlimler ve sonra
            İlahiyat Fakültesi vardı. Bize verilen kontenjan sayısı nedir sizlere söyleyeyim:
            30. 95 hocamız var, bunların 50’si direkt öğretim üyesi, 30 kontenjan verilmişti
            ve yavaş yavaş mevcut fakülteleri tasfiye etme planı vardı. Gerekçe neydi? Ön
            lisansta biz bu meseleyi hallettik, açık öğretimle, yani iş o tarafa evrildi. Ben tabii
            şiddetle ona karşı koydum. Ön lisans eğitimiyle olmaz, gün değişti, Yusuf Ziya
            Bey –Allah uzun ömürler versin- YÖK Başkanı oldu 2009’da sanırım. O zaman
            bir vesileyle buna nüfuz ettik, bizzat konuştuk. Dedim ki: Efendim, benim 95
            hocam var, şu kadar bin cilt kitabım var, şu kadar anfim var, şu kadar işte kapalı





                                                                      OCAK 2020   55
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60