Page 57 - ilitam-dergisi
P. 57

İLİTAM DIN EĞITIMI VE ILAHIYAT LISANS TAMAMLAMA PROGRAMI






            sonra POLİTAM oldu, işte polis akademisi lisans tamamlama, böylece iş geldi bu
            noktaya, hâlen bu devam etmektedir. Netice kanaatimi belirtmek isterim yani
            geçmişten kalma çok şeyler söylenebilir amma kanaatimi belirtmek isterim.
            Bugün çok şükür öyle bir idari ortamdayız ki aman yeter ki okutun ve öğretin,
            arkanızdayız diyen bir siyasi ortamdayız. Bunun şükrünü, kıymetini bilmezsek
            Allah elimizden alır, durum budur. Ne yaparsanız yapın, hoca mı istiyorsun, Orta
            Doğu’dan, Arap ülkelerinden işte hoca alın, istihdam edin. Aldık, Erzurum’da da
            almıştım, Bayburt’ta da 6-7 yabancı hocamız vardır. Yani Suriyeli ve Mısırlı hoca-
            larımız var, yeter ki öğretin, arkamızda bu siyasi güç var. Efendim, ayrıca 105 ka-
            dar fakülte var. Ben soruyorum şimdi: Eğer ön lisans, İLİTAM ya da açık öğretim
            gibi yani tamamen fakülteden ve hocalardan uzak bir eğitim ve öğretimde biz
            bu ilahiyatı vereceksek 105 fakülteye acaba ne ihtiyaç kalacak ve bu 105 fakülte
            öğrenci bulabilecek mi? Nereden gelecek, niye gelsin? Bayburt’taki öğrenci o
            şartlarda yani hepimiz biliyoruz hocalar olarak talebelerimizin ne şartlarda oldu-
            ğunu. Hangi fakülte olursa olsun, sadece ilahiyat değil, bütün öğrencilerin eko-
            nomik yönden anormal şartlarda olduğunu cümlemiz biliriz. En zengin çocuk
            dahi öğrenci olduğu için ihtiyaç içindedir yani bu bir gerçektir. Şimdi, sekiz ay,
            on ay hocanın huzurunda, hocanın bir anlamda laf kamçısı altında aman tem-
            bellik yapmayın, aman çalışın diye titizlik gösterdiği bir öğrenci var; öte tarafta
            üç günlüğüne dahi tahammül edemeyen fakat aynı haklara sahip diplomayı
            almaya çalışan bir grup var, bu beni vicdanen rahatsız ediyor. Şunu da ifade
            edeyim: Bu farklı bir kimlik ortaya koymak için değil, tahdisi nimet kabul edin,
            ben on altı yıl fiilen medresede okumuş ve ondan sonra üniversiteyi okuyan
            birisiyim. Medreseyi ve bugünkü eğitimi, öğretimi, fakülteyi iyi bilen, akademik
            hayatı iyi bilen, köprü kurmasını bilen birisiyim. Bilerek söylüyorum. Kimseye
            de bir düşmanlığım yoktur. Çok seviyorum ama medrese müderrislerini tayin
            eden bir meşihat-ı islamiyye vardı. O yetkinliğe sahip olan kişilere tabiri caizse
            profesörlük diploması verilirdi. Ders-i ham diplomaları vardı. Görenler varsa bu
            işi iyi bilir. Şimdi ben müderrisim diyor, kim tayin etti diyorsunuz, ben medre-
            sede okudum, ne okudun? Yani şurada sarf ve nahivle bizim deyimimizle oku-
            muş olduğun birkaç kelimeyle medrese mezunu olabiliyor musunuz? Neticede
            şunu söyleyeyim: Bir problem varsa bu problemin telafisi mi talep ediliyor, nedir
            bu? İşte Diyanet İşleri Başkanlığı diyor ki benim 50-55 bin kadar elemanım var,
            bunların mutlaka okumaları, işte lisans mezunu, ön lisanı bitirmiş, durmuyor,




                                                                      OCAK 2020   57
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62