Page 151 - kadin-haklari-ve-ombudsmanlik-calistay-raporu
P. 151

KADIN HAKLARI VE OMBUDSMANLIK


               olmak üzere, tüm şiddet türlerine karşı topyekûn bir mücadele yürütmesi gerekmektedir. Bu nedenle Millî
               Eğitim Bakanlığı’nın, şiddeti önleme ve şiddete karşı yeni bir bakış oluşturma amacıyla, ilköğretimden başla-
               yarak müfredatlarını düzenlemesi, kız çocuklarına ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın insan hakları ihlali
               olduğunu eğitim materyallerinde de dikkate alması gerektiği kanaatindeyiz.

               Şiddetle mücadelenin istenilen düzeye gelememesinin nedenlerinden biri de bu alanda uzman personel ek-
               sikliği-kadro eksikliği ve koordinasyon eksikliğidir. Bu sebeple şiddet vakasının ilk müdahili konumunda olan
               Emniyet ve Jandarma da meydana gelen aksaklıkların başlıca sebepleri olan yetişmiş uzman personel sayısının
               azlığı sorununun giderilebilmesi için spesifik olarak Şiddet Daire Başkanlığı şeklinde ayrı bir yapılanmaya gidil-
               mesi gerektiği kanaatindeyiz.

               Ayrıca önemine binaen yazılı ve görsel medyada şiddet dilinin kontrol edilebilmesi için denetleme mekanizma-
               larının devreye sokulması ve RTÜK bünyesinde, ayrı bir ‘Kadına Yönelik Şiddet İçeriklerini Önleme ve İzleme
               Daire Başkanlığı’ kurularak kadına yönelik şiddet dilinin, imgelerin önlenmesini ve buna karşılık yaptırım uy-
               gulanmasının sağlanmasını önermekteyiz.

               Kadın Konukevleri sayısı her geçen gün artsa da yetersiz kalabilmektedir. ŞÖNİM’in 81 ile yayılması, 130 kadın
               sığınma evinin ve kadın danışma merkezlerinin arttırılması aynı zamanda bu merkezlerin fiziki şartlarının
               düzeltilmesi gerekmektedir. Ayrıca niceliksel olarak ŞÖNİM’leri her ne kadar tartışsak da burada çalışan nite-
               likli personel desteğinin sağlanmasının da çok önemli olduğunu vurgulamak isteriz. Diğer yandan yukarıda
               da ifade ettiğimiz üzere Sığınma evlerinin sayısının arttırılabilmesi için Yerel muhataplarla Bakanlığın iş birliği
               içerisinde olması ve gerekli personelin yetiştirilmesi ve istihdamı konularında destek vermesi gerekmektedir.
               Ayrıca Belediyelere Kadın Konukevi “açma yükümlülüğü” getirilmiş ise de uygulamada farklı gerekçeler ile Yerel
               Yönetimlerin bu yükümlülüğü yerine getirmediği görülmektedir. Ancak yasada belirtilen yükümlülüğün yerine
               getirilmemesi halinde herhangi bir yaptırım öngörülmemiş olması büyük bir eksikliktir. Bu nedenle ivedi olarak
               Kadın Konukevi açma yükümlülüğünü yerine getirmeyen Belediyeler ile ilgili düzenleme yapılması gerektiği
               görüşündeyiz.

               Kadınların etkinlik alanının güçlendirilmesi, insan hakları merkezli, yaşanabilir bir dünya için elzemdir. Bu ne-
               denle kadınların eğitim, çalışma hayatı, sağlık, siyaset, hukuk vb. alanlardaki olanaklardan eşit, adil bir biçimde
               yararlanmaları son derece önemlidir. Türkiye’de 80’li yıllarda başlayan kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik
               çalışmalar 1986’da CEDAW’ın yürürlüğe girmesi ve 2006’da Başbakanlığa bağlı Kadının Statüsü Genel Mü-
               dürlüğü’nün çalışmalarına başlamasıyla hız kazanmıştır. Buna ek olarak kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi olarak
               bilinen “Türkiye Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avru-
               pa Konseyi Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke Türkiye’dir. Türkiye 2010 yılından bu yana da toplumsal cinsiyet
               eşitliğini sağlamak için uluslararası düzeyde kabul edilen anlaşmalara imza atmış, kendi mevzuatını da köklü
               biçimde gözden geçirmiştir. İş yasasından ceza yasasına kadar kadının aleyhine olan normlar yasal mevzuattan
               temizlenmiş, bunun yerine toplumsal cinsiyet eşitliğini öngören ilkeler yerleştirilmiştir. Bu nedenle bu konuda
               tarihsel sürecin de görmezden gelinerek ülkemizde yapılan önemli reformların hiçbiri yapılmamış gibi davra-
               nılmasını eleştirmekteyiz.
               Türkiye, anayasada toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayıcı nitelikte köklü bir revizyon yapmıştır. Anayasanın 10,
               41, 66 ve 90. maddeleri kadın erkek eşitliğini öngörmüştür. 2004 yılında 10. maddede yapılan değişiklikle “ka-



                                                                                            19 HAZİRAN 2017, ANKARA  151
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156