Page 77 - Kadın ve Çocuk Çalıştayı
P. 77

Bu temel ilkelere baktığımız zaman, Türkiye nerede ve açıkçası sorun-
              larımız  nerede?  Belki  onlardan  küçücük  bahsedip, kısacık  bahsedip,
              ben konuşmamı çok çok da uzatmayayım, çünkü sabah 9:30’dan beri
              buradayız ve farkındayım, herkesin kan şekeri yavaş yavaş düşmeye
              başladı. Onun için mümkün olduğunca hızlıca toparlamaya çalışacağım.

              Şimdi, önlemeye baktığımız zaman eğitim şart diyeceğim. Biliyorum,
              çok klasik ve artık duyulmaktan hoşlanılmayan bir cümle, ama bura-
              da hem formel eğitimden hem de informel eğitimden bahsediyorum.
              Özellikle okul öncesi eğitimden başlayarak, çocukların ve daha sonra
              da gençlerin toplumsal cinsiyet temelli eğitim almaları, şiddetin önlen-
              mesi için en temel müdahale alanlarından birisi. Burada sadece kız ço-
              cuklarından bahsetmiyorum. Oğlan çocukları da çok önemli bir noktada
              duruyor. Çünkü biz aslında bir şeylerle savaşmak zorundayız. O da şu
              andaki kalıp yargılarla oluşturulmuş olan erkeklikle savaşmaktan bah-
              sediyorum.

              Eğer biz bu erkeklik normuyla savaşmazsak, kadına yönelik şiddetle
              mücadele konusunda ne yazık ki savaşımız çok da hani kadük kalacak.
              Dolayısıyla, ailede toplumsal diğer yapılarda verilen informel eğitim ve
              okuldaki formel eğitim birbirine destek olarak önlemede çok önemli bir
              noktada duruyor. Diğer bir şey, önemli nokta önlemede çok büyük hani
              toplumsal kampanyalarla, toplumu bu konuya ilişkin farkındalığını artı-
              rılmasının sağlanması.

              Ben burada ve eğitimlerde de hep söylüyorum. Biraz naif olabilirim bel-
              ki, ama ayıplama denilen bir şey var bilirsiniz. Bir şeyin ayıp olduğunu
              düşünürsek eğer yapmayız biz o şeyi. Namus cinayetleri meselesine
              hemen bir parmak basmak istiyorum. Namus cinayetlerini işleyenlerin
              hep söyledikleri şöyle bir şey var. “Eğer biz o cinayeti işlemezsek, namu-
              sumuzu temizlemezsek, işte kendi toplumsal alanımızdan uzaklaşmak
              zorunda kalırız. Bize kız vermezler, kız alamayız, evlenemeyiz, toplum-
              sal yaşamda kendimize yer edinemeyiz.” Yani aslında ne diyorlar? “Biz
              öldürmezsek ayıplanırız” ben bunu tam tersine çevirmeye çalışıyorum.
              Diyorum ki, eğer kadına yönelik, çocuğa yönelik şiddettin ayıp olduğu-
              nun altını çizebilirsek, bunu topluma kabul ettirebilirsek, o zaman bu-
              nun hani önlemeye doğru bir adım atarız. Çok naif bir yaklaşım olarak
              belki düşünebilirsiniz. Ama toplumsal yaşama baktığınızda, bu tür yak-
              laşımlarla ilerliyoruz.







                 76  T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82