Page 331 - kdk-2015-yillik-rapor
P. 331
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
58. Toplumsal hayatın günümüzde ulaştığı insan odaklı anlayış, birey ve birey gruplarının değişen ve
gelişen kavrayışları, hayatı ve olayları algılama yolları, bir biri ile çatışan menfaat ve duyarlılık alanları
ve beklentileri, sosyal olaylarda gözlemlenen sayıca ve çeşitlilikçe artış, kamu idaresini, genelde kamu
hizmetlerinin sunumunda, özellikle de insan hakları uygulamaları noktasında, eskiden olduğundan
daha fazla oranda duyarlılığa zorlamaktadır. Günümüz dinamik toplumsal yapılarını yönetme
iddiasındaki idarelerin hizmet anlayışı, bu değişime ayak uydurmak mecburiyetindedir.
59. Diğer yandan, 20’nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünyadaki teknolojik, toplumsal ve
ekonomik gelişmelere paralel olarak, devletlerin yönetim anlayışında da değişimler ortaya çıkmıştır.
Karar alma süreçlerinin, vatandaşların, sivil toplumun, medyanın ve diğer tüm paydaşların işbirliği ve
katılımı ile işlemekte olduğunu, yöneticilerin uzlaşmacı, saydam, hesap verebilir, etkin ve sorumlu bir
yönetim anlayışı içerisinde davranmak sorumluluğunu benimsemeye özen gösterdiklerini,
önemsedikleri değerlendirilmektedir. Tüm bunların bir sonucu olarak, günümüz toplumları, her
anlamda gelişim ve değişime açık dinamik bir karakter sergilemektedir. Buna paralel olarak
bireylerin vatandaşlık bilinci de gelişmektedir. Temel hak ve özgürlüklerine güçlü şekilde sahip çıkan
ve bunların mücadelesini veren, yüksek kamu hizmeti standartları talep eden ama aynı zamanda bu
standartların oluşumunda ve hayata geçirilmesinde aktif rol alan, bu yönde örgütlenen yeni bir birey
ve vatandaşlık kimliği oluşmuştur.
60. Toplumsal yapımızda yukarıda yer verilen değişime paralel olarak ve bu sürece ivme kazandırmak
amacı ile Türkiye, Avrupa Birliğine (AB) katılım sürecinde aday ülkelerin karşılaması gereken asgarî
standartları ifade eden “Kopenhag Siyasi Kriterleri” ve AB müktesebatının “Yargı ve Temel Haklar”
ile “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” fasılları altında gerçekleştirdiği reform adımlarının da etkisi ile
temel hak ve özgürlüklerin daha da güçlenerek kök saldığı bir modern devlet ve toplum hayatına
kavuşma kararlılığını samimi ve ısrarlı bir şekilde sürdürdüğü kuşkusuzdur.
61. Yukarıda açıklandığı üzere, AB katılım sürecinin yükümlülükleri, Birleşmiş Milletler ve Avrupa
Konseyi başta olmak üzere, çok sayıda uluslararası ve bölgesel kuruluş nezdindeki yükümlülüklerin
de etkisi ile Türkiye, bunlardan kaynaklanan sorumluluklarının bilinci ile hareket ederek, temel hak ve
hürriyetlerin korunması ve geliştirilmesi mekanizmalarını kararlılıkla kurumsallaştırmaya
çalışmaktadır. Bu anlamda Türkiye, faklı inanç, kültürlerin ve ırkların barış içerisinde bir arada
yaşamasına fırsat veren tarihî devlet geleneği ile modern, medeni ve sivil demokratik hayatın
gerekliliklerini birleştiren; sadece kendi vatandaşları için değil, aynı zamanda bölge coğrafyası için de
ideal bir örnektir.
62. Bu anlayışla Türkiye, vatandaşlarının günlük hayatlarında kullandıkları Türkçe dışındaki farklı
dillerin gelişmesi için somut adımlar atmış bulunmaktadır. 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda gerçekleştirilen değişiklik ile seçim sürecinde propaganda
yayınlarına ilişkin yasaklar kaldırılmış ve propagandada kullanılacak dil serbest bırakılmıştır. Artık
tüm siyasi partiler ve adaylar, Türkçe’nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de propaganda
yapabilmektedir. 46 ncı paragrafta belirtilen hususlar da bulunmaktadır. Ayrıca, Diyanet İşleri
Başkanlığı tarafından bu dillerde Kur’an-ı Kerim meali yayımlanmıştır. Kamu Denetçiliği
Kurumumuz da şikâyetleri kabul etmeye bağladığı 29/03/2013 tarihinde, “Devletimiz Kendine
Güveniyor ve Kendini Milletin Denetimine Sunuyor” içeriğine sahip afişleri, Kürtçe ve Arapça
dâhil 4 dilde bastırarak kamu oyu ile paylaşmıştır.
16 / 18
330
YILLIK RAPOR 2015