Page 326 - kdk-2015-yillik-rapor
P. 326
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
halkın düşüncelerini özgürce açıklamasını sağlayan şartlardan” birisidir. Bu nedenle, seçim öncesi
dönemde her türlü düşünce ve haberlerin yayılmasına izin verilmesi özellikle önemlidir.” ifadelerine
yer vermiştir.
32.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) Jabari-Türkiye Davası, 40035/98 sayılı,
11/07/2000 tarihli kararında;
“48.Mahkeme, 13. maddenin sözleşmedeki temel hak ve özgürlüklerin iç hukuk düzeninde
uygulanmasını sağlayacak bir iç hukuk yolunun mevcudiyetini güvence altına aldığını hatırlatır. Söz
konusu madde, bu nedenle, sözleşmeci taraflara bu hüküm uyarınca yükümlendikleri taahhütlere ne
şekilde uyacakları hususunda belli bir takdir hakkı tanımış olmasına rağmen, Sözleşme uyarınca
yapılan bir şikâyeti araştırmak ve bu şikâyetin sebebini ortadan kaldırmakla görevli bir ulusal
makamın mevcudiyetini sağlayan bir iç hukuk yolunu gerektirmektedir.”
33.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) Sejdic ve Finci-Bosna Hersek Davası (No:
27996/06 ve 34836/06) gereğince verdiği 22/12/2009 tarihli Büyük Daire Kararı;
“(Biri Roman ve diğeri Yahudi) başvuranlar Parlamentonun iki organından biri olan Halk Meclisi
seçimleri ve Devlet başkanlığı için adaylıklarının engellendiğinden şikayetçi idiler. 1995 Dayton Barış
Anlaşmalarının ardından hazırlanan Bosna Hersek Anayasasının Dibacesinde vatandaşlık iki
kategoriye ayrılmıştı: “kurucu halklar” olarak anılan vatandaşlar (Boşnaklar, Hırvatlar ve Sırplar)
ve “diğerleri” (Yahudiler, Romanlar, diğer ulusal azınlıklar, hangi bir etnik kökene mensup olduğunu
açıklayamayanlar). Halk Meclisine ve Devlet Başkanlığına yalnızca bu üç kurucu halkın temsilcileri
seçilebilmekte, dolayısıyla etnik azınlıklar hariç tutulmakta idi.
Halk Meclisine seçilebilme ile ilgili olarak, 1 Numaralı Protokolün 3 üncü Maddesi ile bağlantılı
olarak Sözleşmenin 14 üncü maddesi (ayrımcılık yasağı) ihlal edilmiştir.
Devlet Başkanlığına adaylık ile ilgili olarak 12 Numaralı Protokolün 1 inci maddesi ihlal edilmiştir.”
34. Anayasa Mahkemesi’nin 14/07/2015 Tarihli ve 2015/6723 Başvuru Nolu kararı;
“… Tartışılması gereken temel husus, YSK’nın yargı yeri ve kararlarının da yargısal nitelikli kararlar
olduğu kabul edilse dahi Anayasa’nın 79. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi karşısında YSK
kararlarının bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesince incelenip incelenemeyeceği sorunudur.
Bu konunun aydınlatılmasında Anayasa’nın anılan hükmünde geçen “Yüksek Seçim Kurulunun
kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.” ibaresi ve 298 sayılı Kanun’un 132. maddesinde
geçen “Kurulun kararı kesindir. Aleyhine hiçbir mercie ve kanun yoluna başvurulamaz.” ibaresinin
ne anlam ifade ettiğine bakılmalıdır. Anılan hükümlerde yer alan “merci” ifadesiyle başvurulacak
idari ve yargısal tüm yer veya makamların kastedildiği anlaşılmaktadır ve Anayasa Mahkemesi de
buna dâhildir. Buna göre anılan hükümler karşısında, YSK kararlarının Anayasa Mahkemesi önünde
bireysel başvuruya konu olması mümkün değildir.”
35.Anayasa Mahkemesi, 2008/33 Esas, 2008/113 Karar sayılı kararında;
“Serbest oy ilkesi seçmenin hiçbir yasa dışı el atmaya, baskıya ve etkiye kapılmadan oyunu
kullanmasıdır. Serbest seçim, oyların bu ortamda kullanıldığı seçimdir. Oy kullanmayı etkileyecek,
11 / 18
325
YILLIK RAPOR 2015