Page 145 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 145

Demokrasi ve insan hakları konusunda idari yargının sicili de Anayasa Mahkeme-
            si’nden daha parlak değil. Kırk yıldır Anayasa ve İdare Hukuku okutan bir hoca olarak
            konuşuyorum. Danıştay, 21. yüzyılın başına kadar verdiği kararlarda, demokrasi ve in-
            san haklarından çok vesayet odaklarının yanında yer aldı.

               Adli yargı sisteminin durumunun, Anayasal ve İdari Yargıdan daha iç açıcı olduğu
            söylenemez. Çok fazla geriye gitmeye gerek yok; 28 Şubat post modern darbe döne-
            minde ve FETÖ ihanet şebekesinin devlet içindeki paralel yapılanmasında adli yargı
            kadroları aktif olarak yer aldılar. 2017 Anayasa değişikliğinde yapılan yeni düzenleme-
            nin ruhuna bağlı olarak temennimiz, yargı sistemimizin bundan sonra gerçek anlamda
            “bağımsız ve tarafsız” olmasıdır.

               Pratik hayatta karşılaşılan bazı adaletsiz durumlar, iyi işleyen bir yargı sistemine
            rağmen bile ombudsman denetiminin gerekli olduğunu göstermektedir. Adaleti sağ-
            layan nihai karar  organı olarak yargı şüphesiz zorunludur ve yargının rolünü başka
            bir organın yüklenmez. Ancak Türkiye’de siyaset, sadece demokrasi ve hukuk devleti
            için gerekli olan düzenlemeleri yapmakla kalmadı, bazı dönemlerde yaygının adaletsiz
            kararlarından doğan mağduriyetlerin giderilmesi için de düzenlemeler yaptı.

               Konuyu, şahsımı da ilgilendiren bir örnekle açıklamak istiyorum. 28 Şubat post mo-
            dern darbe döneminde, DGM’de yargılandım. Üyelerden birinin asker olması nedeniyle
            DGM’nin “adil yargılama yapan”  bir yargı organı olmadığı iddiasıyla Avrupa İnsan
            Hakları Mahkemesine (AHİM) itirazda bulundum  İtirazımın 7’nci yılıydı, Göreme’de bir
            toplantıda Avrupa Birliği Büyükelçiyle karşılaştım. Büyükelçiyle konuştuğumu görün
            basın mensupları topluca üzerime geldiler. “Türkiye’yi mi şikâyet ediyorsunuz?” diye
            sordular. “Hayır, Türkiye’yi şikâyet etmiyorum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini şikâ-
            yet ediyorum”  dedim.

               Bu olay geçtiğinde, dava açılalı 7 yıl olmasına rağmen AHİM daha karar vermemiş-
            ti. Biliyor musunuz bu 7 yılda mahkumiyet cezası aldığım eski Ceza Kanununun 312’nci
            maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3 defa değiştirildi. Son değişiklikte işledi-
            ğim fiil suç olmaktan çıkarıldı. Yürürlüğe giren bir kanunla sadece benim değil, TCK
            312’den mahkum edilen yüzlerce insanın “suç işlememiş sayılmasına” karar verilmişti.
            Gördüğünüz gibi, adaletin sağlanmasında siyaset AHİM’den daha cesur davranmıştır.

                    BAŞKAN
               – AİHM’den daha cesur ve hızlı karar vermiş.







                                                                   14 ŞUB A T 2019  143
   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149   150