Page 150 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 150

bu milletin parasıyla geçindiğini de hatırlatmamız gerekiyor; bunu nazik dille, bunu
            bilinçlendirerek, bunu o kişinin bu devletin bir varlığı olduğunu, bu milletin hazine-
            sinden beslenen kişiler olduğunu anlatmamız gerek. Ben personelde mesela böyle
            bir şey başlattım, şu anda problemleri sulhle çözüyoruz ve idarecilere bizim bir hiç
            olduğumuzu asıl olanın millet olduğunu söylüyorum. Çünkü ben şu anda idarede bu-
            lunuyorsam milletin yasalarıyla, Meclisten geçen… Kaldı ki bizim paramız da Meclis-
            ten dağıtılıyor yani siyasiler karar veriyor paranın nereye dağıtılacağını, bu milletin
            vekilleri karar veriyor. Vekillerin ise bir şekilde yasalar gereği memur veya işçi olarak
            bizi tutuyorlar ve biz idari olarak işlemlere başlıyoruz. Mesela, benim 1 milyon 100 bin
            öğrencimin bir sorunu var, sorunu ombudsmanlığa taşımadan çözmeyi düşünüyoruz.
            Neden? Hepsine biz dedik ki “Bizler Sizin işçileriniziz.” Onu hissediyorlar zaten ama
            ombudsmanlığa taşınıyorsa da bunları geçmişe dönük oturup okutturuyorum. Biz iş-
            çiyiz orada, biz sorunu çözmek zorundayız. Şimdi, bu bilinci yakalayarak şikâyet meka-
            nizmalarını azaltalım, tutum ve davranışlara dönük eğitimleri etkin şekilde gerçekleş-
            tirelim. Yani, önce bir kere bizim yanımızda çalışan personelin, memurlarımızın, kamu
            idarecilerinin kim olduğunu bilmesi gerekiyor. Yani, bunu devlet ürünü bir adam olarak
            söylüyorum burada; biz tek başımıza yokuz, ben 3 çocuk sahibi bir adamım normalde
            baktığınızda ama bu insanların parasıyla bir şeref kazanıp bir yerlerde çalışıyoruz, o
            nedenle de idareci pozisyona geçtiğimizde bu insanların sorunlarını çözmemiz lazım.
            İdarenin millete bakış açısını değiştirerek sorunları çözebilecek bir eğitim programı
            olabilir, orayı bilemiyorum, orası da benim haddim değil ama kamu idaresini bilinçlen-
            direcek, beytülmaldan alınan paralarla bu işleri yaptığımızı anlatacak, idarenin de bu
            boyutta zafiyetini değil de idarenin de bu boyutta bilinçlenmesini sağlayacak birta-
            kım programlara ihtiyacımız var. Konuşan arkadaşlarımız gerçekten çok ciddi hususla-
            ra değindiler. Fakat idarenin tutum ve davranışına bir tek (Şükrü) hocam değindi ama
            idarenin kim olduğunu hatırlatacak hiçbir eğitimimiz yok. Kimiz yani biz? Biz neyiz?
            Biz yoktan var eden değiliz, Tanrı değiliz biz, Allah değiliz. Biz, beytülmalin parasıyla
            geçinen  insanlarız.  Yani, kime  bu zorluğu  çıkarıyoruz?  Zorluk  çıkardığımız  adamlar,
            mesela benim öğrencilerim benim için eşittir toplum demek, ailelerinin bize teslim
            ettiği çocuklar bunlar. Şimdi vergi veren adamların, bu parayla beslendiğimiz adamla-
            rın çocuklarına neden zorluk çıkaralım? Öğrencilerimize hep diyoruz: “Kapı açık, burası
            sizin. İşin maneviyat boyutu ayrıdır tabii, devlet boyutu ayrıdır, saygınlık boyutu ama
            problemlerinizi bize bildirecek bir mekanizma oluşturuyoruz. Sebebi de şu: Bir kere siz
            bize emanetsiniz çünkü toplumun, bu milletin çocuklarısınız, size zorluk çıkarmak için
            burada yokuz, biz sizin işinizi yapalım diye varız.”








        148   14 ŞUB A T 2019
   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155