Page 177 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 177
yine çok tartıştık ama onu başaramadık, kanaatim odur ki kamu denetçisine verilen
bir alanda -kamu başdenetçisi tarafından verilir kanuna göre- tek başına ve bağımsız
çalışır. Hazırladığı tavsiye kararını altı ay içerisinde sonuçlandırmak zorundadır, malu-
munuz. Bu süre içerisinde uzmanlarıyla çalışır, bilgi belge ister, gider görüşür, informel
ve formel bütün yolları dener ombudsman; gider konuşur, ilişki kurar, network oluştu-
rur, iletişim kurar, idareyle, STK’lerle ilişki kurar. Dolayısıyla, kamu denetçisi bitirdikten
sonra tavsiye kararını kanun diyor ki: “Baş denetçisine verir, kamu başdenetçisine
sunar.” Bu, çok makul bir düzenleme çünkü Türk idare sistemi açısından, idarenin
bütünlüğü açısından doğru bir şey. 5 kamu denetçisi var… Ama bundan sonrasını dü-
zenlememiş kanun, bundan sonrası için ne yapar? Kanaatim odur ki yine kamu başde-
netçisinin bunu idareye gönderilmesi gerekir ama şu andaki uygulama öyle değil; bu
yine benim şahsi kanaatimdir, her zaman tartışılabilir. Bana göre, kamu başdenetçisi
aldığı zaman kamu denetçisinin tavsiye kararını değiştiriyor; bana göre değiştiremez,
değiştirdiği andan itibaren kanuna göre tek başına çalışmış olur. İstişare edebilir. Sis-
tem nasıl işliyor? Yine, kanunda diyor ki: “İdareye gönderir, idare otuz gün içerisinde
cevap verir.” Yani, olumsuz cevap verebilir çünkü tavsiye kararı bu. Dolayısıyla, kamu
denetçisinin gönderdiği tavsiye kararı idarenin otuz gün içerisinde gönderdiği olum-
suz mesele… Olumluysa zaten problem yok. Kamu başdenetçisinin önünde iki tane
karar olacak: Bir tanesi kamu denetçisinin iddiası ve tavsiye kararı, diğeri kurumun
iddiası. Dolayısıyla, orada kamu başdenetçisi sanki bir temyiz makamı gibi son şeyi
söyleyecek. Bunlar çok istisnai durumlar yalnız yani çok istisnai durumlar. Sayıları
çok azdır, dolayısıyla zaten kuruma gelen şikâyetlerin çoğu aşağıda çözülür; yüzde
2’lik, yüzde 3’lük dosyadan bahsediyorum bu söylediğim mekanizmada. Dolayısıyla, bu
sürecin bence yeniden esnek bir şekilde tanımlanması lazım geldiğini düşünüyorum;
kamu denetçilerinin daha aktivist, daha sahada, daha idarede, STK’de olmaları gerek-
tiğini düşünüyorum.
Son olarak -sabrınızı zorluyorum, çok çok özür diliyorum- idare tanımıyla ilgili bir
eleştirim daha var. 6328 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinde idare tanımlanmış. Om-
budsmana göre idare, idare hukukundaki idareden daha geniş bir tanımdır; artı, idare
hukukundaki “idare” dediğimiz kavrama kamu hizmeti veren özel hukuk tüzel kişileri
eklenmiştir; bu da yeni bir kavramdır aslında. Dolayısıyla, biz idare, idare dediğimiz
zaman hemen idare hukukundaki kamu idarelerini anlamamamız lazım. Ona ek olarak
kamu özel hukuk tüzel kişilerini, kamu hizmeti veren özel hukuk tüzel kişilerini de
buna eklememiz lazım. Ama uygulamada -yanlışım varsa lütfen düzeltin- kanaatim
o ki bir doğal gaz dağıtım şirketleri, imtiyazlı şirketler, TELEKOM, internet hizmetleri
hatta bankalar, bunların hepsi idare tanımı içerisine girer. Kamu hizmeti veren özel
hukuk tüzel kişileri açısından girer, kanaatim; eğer orada “Girmez.” deniyorsa yine bu-
14 ŞUB A T 2019 175