Page 248 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 248
nı’nın geri gönderdiği Kanunda TBMM’nin ısrar etmemesi nedeniyle uygulanmasına
geçilemedi. Keza 2007 yılındaki Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kuruluşunu öngören
Kanunun da yine Cumhurbaşkanının açtığı dava üzerine Anayasa Mahkemesi tarafın-
dan iptal edilmesi sonucu akamete uğradı.
2010 Anayasası değişiklikleriyle beraber, 1982 Anayasası’nda siyasal haklar bö-
lümünde önce anayasal statü ile düzenlenen Kamu Denetçiliği Kurumu, daha sonra
2012 yılında 6328 sayılı Kanun ile kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir
şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile
tutum ve davranışlarını, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hak-
kaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere
“parlamento ombudsmanı” şeklinde kuruldu. Bizdeki gibi “parlamento ombudsmanı”
olan Avrupa ülkelerinin çoğunda oldukça etkin çalışan “mahalli idareler” ombudsmanı
da bulunmaktadır. 2004 yılındaki 5227 sayılı Kanunun öngörülerinden biri olan “Ma-
hallî İdareler Halk Denetçisi” bizde de bir an önce ya 6328 sayılı Kanunda yapılacak
bir değişiklikle ya da daha hızlı ve özgün bir yapı ve işlevde Cumhurbaşkanlığı Karar-
namesi ile düzenlenmesi gerekliliği kanaatindeyim. Anayasamızın 123. Maddesinin
son fıkrasında “Kamu tüzelkişiliği kanunla ya da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle
kurulabilir.” hükmü böyle bir düzenlemeye imkan tanımaktadır. Aslında parlamento
ombudsmanının iş yükünü azaltacak, şikayetlerin daha hızlı, etkili, detaylı, etkin ve
isabetli çözecek ve yerel demokrasiyi konsolide edecek olan çok önemli ve gerekli
bulduğum “Mahalli İdare Ombudsmanı”nı sadece belediye ve il özel idareleriyle sınırlı
tutmamak, Sosyal Güvenlik Kurumu, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Ge-
nel Müdürlüğü, üniversiteler, KİT’ler gibi hizmetsel yerinden yönetim tamamını içine
kapsamda tasarlayıp “yerel” ve “yerinde” olmak suretiyle teşkilatlandırmak daha ide-
al olacaktır. Toplantı arasında Kamu Denetçiliği Kurumu uzman personelinden Sevgi-
nur hanımefendiyle yaptığımız aydınlatıcı ve ufuk açıcı fikir teatisinde de uzlaştığımız
üzere, genel anlamda hem mahalli hem hizmetsel/işlevsel “yerinden yönetim ombu-
dsmanı”, özel hukukta son dönemde mahkemelerin iş yükünü neredeyse 2/3 oranında
azaltıp hafifleten “arabuluculuk” mantığıyla görev yapıp pek çok idari uzlaşmazlık ve
davanın kısa sürede ve vatandaşın mağduriyetini uzamadan pratik biçimde çözülme-
sinde çok kritik rol oynayacaktır. Ancak şu an mevcut olan “parlamento ombudsmanı”
ile tedricen hayata geçirileceğini öngördüğüm “yerinden yönetim ombudsmanının”,
hatta kapsam ve işleyiş olarak benzer işleve sahip olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu’nun ayrı kurumlar olarak örgütlenmesinin değil, “tek bir çatı” altında koordi-
ne edilmesinin yönetsel etkinlik, rasyonalite ve verimlilik açısından, bu kurumların,
sebeb-i mevcudiyetlerine de uygun olması hasebiyle çok daha isabetli olacağı kana-
atindeyim.
246 14 ŞUB A T 2019