Page 25 - kdk-sempozyum-3
P. 25
Batı’nın, özellikle de Avrupa Birliği’nin üzerinde yükseldiği değerlere
ihanet etmesi anlamına gelmektedir.
Biz sınırlarımıza gelen insanlara, etnik kökenine, inancına, niteliğine
bakmaksızın imkânlarımızı zorlama pahasına kucağımızı açmayı sür-
düreceğiz. Bunu herhangi bir çıkar kaygısıyla değil, insani, ahlaki, tarihi
ve vicdani bir görev anlayışıyla yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU
Bu vesileyle tekrar ediyorum, İsrail’in Müslümanların ilk kıblesi, kutsal
mekânı Mescid-i Aksa’da yaptığı saygısızlığı, sergilediği Vandallığı şid-
detle kınıyorum. Bu bölgeye yönelik saldırılar sadece Kudüs’te değil,
tüm dünyada farklı dinlere mensup, özellikle farklı inançların mensubu
insanlar arasında barışı, huzuru, hoşgörüyü zedeleyen sonuçlar doğur-
ma potansiyelini taşıyor.
İsrail Devletini ve tutumlarıyla onu destekleyen, ona cesaret veren tüm
ülkeleri tarih önünde bu konuda sorumlu davranmaya davet ediyorum.
Biz Türkiye olarak konuyu yakından takip etmeye, her platformda dile
getirmeye ve gerekli duruşu sergilemeye devam edeceğiz. Dünyadaki
bu hassasiyeti olan liderleri arıyorum, kendileriyle telefon diplomasisi
içerisinde görüşmelerimi yapıyorum ve müşterek adımlar atmaya
kendilerini de davet ediyorum.
Değerli misafirler, Türkiye tarihi boyunca terörün kanlı ve sıcak yüzünü
hep çok yakından hissetmiş bir ülkedir. Terörle mücadele tarihimizde
binlerce şehidimiz, onbinlerce kaybımız var. Bugün de yeni bir terör
dalgasıyla ve bunun getirdiği acı kayıplarla karşı karşıyayız. Biz, 2003 yı-
lından itibaren Türkiye’de demokrasi ve kalkınma mücadelesi verirken
en önemli hedeflerimizden biri de teröre zemin hazırlayan sebepleri
ortadan kaldırmaktı.
Sivrisineklerle uğraşmaktansa bataklığı kurutma anlayışıyla hem kal-
kınma, hem de demokratikleşme yolunda büyük reformlara giriştik. Bu
önemde Türkiye normalleşme yolunda çok önemli bir mesafe katetti.
Demokratik açılımla başlattığımız çabaları, milli birlik ve kardeşlik pro-
jesiyle devam ettirdi.
Ardından “Çözüm Süreci”ni devreye aldık. Ancak, biz sonuca yaklaştık-
ça bu durumdan rahatsız olanların farklı yol ve yöntemlerle sorunu
yeniden derinleştirmeye, ülkeyi yeniden kan gölüne çevirmeye çalıştı-
ğını gördük. Çünkü şunu görüyorlardı: Türkiye, Çözüm Süreciyle barışı
yakalayacak ve dünyada en saygın, en güçlü ülkeler arasına girecekti.
16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 23