Page 239 - Türkiye'deki Suriyeliler - Özel Rapor
P. 239

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU




            ve çabanın dünyaya anlatılması gerekmektedir. AFAD, GİGM, Türk Kızılayı başta
            olmak üzere pek çok kurum ve kuruluş gece-gündüz fedakârca çalışmaktadır. Bunların
            aktarılması için sivil toplumun, medyanın ve akademisyenlerin katkısının artırılması
            gerekmektedir.  Türkiye’nin tamamen siyasi aktörler üzerinden kendini dünyaya
            anlatma refleksi kısa zaman içinde tıkanmakta ve ilgi çekmemektedir. Türk toplumu ve
            devletinin ortaya koyduğu bu inanılmaz fedakârlığı ve alınan riskleri anlatacak aktörlerin
            çeşitlendirilmesinin gerekli olduğu, bilgi ve verilerle desteklenecek devlet dışı aktörlerin
            etkisinin çok daha fazla olacağı, bu tür bir stratejinin hem yapılanların anlatılması, hem
            de külfet paylaşımında Ülkemize gereken desteğin verilmesi bakımından son derece
            önemli olduğu değerlendirilmektedir.

            Dünya genelindeki 22,5 milyon kayıtlı mültecinin en büyük bölümüne ev sahipliği
            yapan ilk 6 ülkenin arasında tek bir Avrupa ülkesinin dahi bulunmaması, bu 6 ülkenin
            arasında ise Etiyopya ve Uganda gibi fakir ülkelerin bulunması, dünyada aslında bir
            mülteci krizinden öte bir insanlık ve dayanışma krizinin var olduğunu göstermektedir.
            Türkiye’deki  mültecilerin ülke nüfusunun %4,38’ini  oluşturduğu göz önünde
            bulundurulduğunda, 511,8 milyon nüfusa sahip AB’nin de aynı oranda mülteciye ev
            sahipliği yapması halinde 23 milyondan fazla mülteciyi kabul etmesi gerecektir. Söz
            konusu husus dikkate alındığında, halen dünyanın bu zengin ve gelişmiş bölgesinde
            mülteci sayısının sadece 1,5 milyon civarında kalması, sorumluluk ve yük paylaşımındaki
            adaletsizliğin anlatılması bakımından son derece önemlidir. Bu durum aslında temel
            krizin ne olduğunu da ortaya koymaktadır.
            XVII. Üniversiteler ve Araştırma


            Türkiye, Nisan 2011 sonrasında sadece 5 yılda 3 milyonu aşkın mültecinin akınına
            uğrayarak, tarihinin en büyük insani krizi ile baş başa kalmıştır. Bu konuda sağlıklı
            değerlendirme ve stratejilerin belirlenmesi bakımından, akademik kuruluşların önemli
            bir potansiyele sahip olduğu değerlendirilmektedir. Farklı bir anlatım ile bu insanlık
            dramının kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturulması noktasında meselenin tarihi, siyasi,
            sosyolojik, demografik, ekonomik boyutları ile iyi işleyen ve eksik yönlerinin tespiti
            ve karar verici mercilere uzun vadeli yapısal çözüm önerilerinin ortaya konulması
            konusunda, akademi camiasının katkısının hayati önemi haiz olduğu düşünülmektedir.
            Bu katkının önemi özellikle, Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin Türk toplumuna sağlıklı
            bir şekilde uyumunun sağlanması noktasında kendisini göstermektedir. Zira bu raporun
            ilgili bölümlerinde de kaydedildiği gibi kalıcı  veya  geçici  bakış  açısından  bağımsız
            olarak, ülkemizde yaşayan Suriyelilerin; ekonomi, çalışma, eğitim, sağlık, sosyo-kültürel
            vb. diğer alanlarda toplumla uyumu konusunda çok ciddi akademik araştırmalara ve
            politika önerilerine ihtiyaç duyulmaktadır.


                                                                   TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER ÖZEL RAPORU  239
   234   235   236   237   238   239   240   241   242   243   244