Page 238 - Türkiye'deki Suriyeliler - Özel Rapor
P. 238

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU




            eliyle ve proje temelli olarak yürüttükleri görülmektedir. Bu durum yürütülen çalışmaların
            orta ve uzun vadedeki sürdürülebilirliği konusunda ve fon kaynaklarının birkaç elden
            geçerek ihtiyaç sahiplerine ulaşması noktasında çeşitli endişeler yaratmaktadır.

            Bu nedenlerle, bu alanda önemli katkılar sağlayan uluslararası toplumun uluslararası
            kuruluşlar ve uluslararası sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yürüttüğü çalışmaların
            desteklenmesini teminen; yerel sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşlarıyla işbirliği
            ile bu kurum ve kuruluşlar arasındaki eşgüdümün arttırılmasını, böylelikle de sınırlı
            kaynakların en etkin şekilde ve ihtiyaç sahiplerinin faydalarını azami düzeye çıkartacak
            şekilde kullanılmasını sağlayacak, uluslararası ve yerel sivil toplum kuruluşlarını da
            içeren merkezi ve yerel düzeyde kurumsal bir eşgüdüm mekanizması oluşturulmalıdır.

            XVI. Türk Toplumu ve Uluslararası Toplum için İletişim Stratejisi

            Türkiye’deki Suriyeliler konusunda gerek Türk toplumuna, gerekse dış dünyaya yönelik
            olarak kapsamlı bir iletişim stratejisinin geliştirilmesi gerekmektedir.  Türkiye’deki
            Suriyeliler konusu, Cumhuriyet tarihinde yaşanılan en ciddi insani krizdir. Bu sayı ve
            sürelerde Türkiye’ye hiçbir göç ya da iltica akını yönelmemiştir.  Suriyelilerin ciddi bir
            bölümü ülkelerine dönse bile yine de yüzbinler/milyonlar ile anılacak sayıda Suriyelinin
            artık  Türkiye’de  kalıcılık  eğiliminin son derece güçlendiği gözlemlenmektedir. Bu
            durum dikkate alınarak sürecin daha sağlıklı yürütülmesi bakımından Türk toplumunun
            sadece kısa vadede değil, uzun vadede de desteğinin kazanılmasının; bunun için de
            hem Suriyeliler konusunda olumsuz yargıların oluşmasının engellenmesinin hem de
            Türk toplumunun duygu, düşünce ve görüşlerine değer verilmesinin gerekli olduğu
            değerlendirilmektedir. Suriyelilerin din kardeşimiz ve komşumuz olması, önemli bir
            değer ve süreci kolaylaştıran bir husus olmakla birlikte, bu ortak paydanın tek başına
            yeterli ve sürdürülebilir olmayabileceği, bu bağlamda din kardeşliği, “ensar-muhacirin”
            felsefesinin ve komşuluğun önemli roller oynadığı, ancak  bu duygusal faktörlerin,
            yaşanacak  bazı sorunlarla birlikte hızla tükenme riski altında olduğunun da dikkate
            alınmasının ve birlikte yaşam konusunda Türk toplumunun desteğini sürekli kılacak
            politikaların geliştirilmesinin gerektiği düşünülmektedir. Bu bakımdan sağlıklı, gerçekçi
            bir iletişim stratejisi de çok önemli rol oynayacaktır. Özellikle 2014-2015 yıllarında ciddi
            bir şikâyet konusu olan “dilencilik” gibi, Suriyelileri olumsuz niteleyecek bu ve benzer
            “etiketlemeler” konusunda duyarlı olmak gerekmektedir. Birlikte yaşamın en önemli
            unsurunun karşılıklı saygı ve hak temelli bir yaklaşımı toplumun benimsemesi olduğu
            açıktır.

            Türk toplumu ve devleti, Suriyeli mülteciler konusunda dünya tarihine geçecek
            olağanüstü büyük bir dayanışma ve gayret göstermektedir. Ortaya konulan bu fedakârlığın


        238   TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER ÖZEL RAPORU
   233   234   235   236   237   238   239   240   241   242   243