Page 137 - uluslararsi-ombudsmanlik-sempozyumu-2017
P. 137
2. GÜN
Nitekim bireysel başvuru kapsamında çok sayıda yabancı uyruklu kişi
Anayasa Mahkemesine başvuru yapmıştır ve bu çerçevede Anayasa Mah-
kemesine şu ana kadar yabancılar tarafından 736 başvuru yapılmıştır, bu
başvuruların 212’si haklarında sınır dışı kararı verilen yabancılara aittir. Mah-
kememiz bu başvurulardan 142’sinde sınır dışı etme işleminin tedbiren dur-
durulmasına karar vermiştir. Bu başvuruların içeriğine baktığımızda da şunu
görüyoruz; bunların bir kısmında yabancıların Müslüman oldukları için ül-
kelerinde ayrımcılık ve İslam karşıtlığı ile karşılaştıkları iddiasını görüyoruz,
bir kısmında da, bunlar çok daha az, birkaçında diyebiliriz, din değiştirerek
Hıristiyanlığa geçtikleri için ülkelerinde güvende olmadıklarına dair iddialar
yer almaktadır.
Değerli Katılımcılar, elbette kavramlar ve kurumlar tarihsel süreçte ve fark-
lı coğrafyalarda farklı biçimler kazanır. Ancak bugün geldiğimiz noktada
savunduğumuz adalet, özgürlük, insan hakları, hukuk devleti, çoğulculuk,
hoşgörü gibi değerler Doğu ve Batı’nın ortak değerleridir. Bu değerleri ve
özellikle de ötekinin misafirperverlik hakkını koruyan, farklılıkları tehdit ola-
rak görmeyen, toplumsal ve siyasal çoğulculuğu önemseyen, insan odaklı
bir kültürü ve pratiği geliştirerek gelecek nesillere aktarmak hepimizin tarih
karşısında ortak sorumluluğudur. Bu kapsamda genelde yabancı düşman-
lığına, özelde İslam karşıtlığına karşı mücadele etmenin iki yolundan bah-
sedilebilir. Birincisi; biraz önce ifade edildiği gibi insan odaklı anlayışı yay-
gınlaştırmaktır. İnsan, masum doğar, kötülüğü ve düşmanlığı ise sonradan
öğrenir. Gerçekten de yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamafobi gibi tutum-
lar, davranışlar kişilerin içine doğdukları toplumda sonradan öğrendikleri ya
da öğretildikleri sapmalardır. Bu nedenle yapılması gereken, bu öğrenme
sürecini tersine çevirmektir. Tarihte ve doğada kötülüğün de iyiliğin de ör-
nekleri vardır, tüm mesele; bizim bugünü ve geleceği inşa ederken hangisini
tercih edeceğimiz ile ilgilidir. İkinci olarak; hukuksal mücadelenin araçları-
nı gözden geçirmek ve bunların daha etkili hale gelmesini sağlamak gere-
kiyor. Gerek ulusal hukuk düzenlerinde gerekse uluslararası insan hakları
hukukunda özellikle nefret söylemi ve ırkçılıkla mücadele konusunda daha
kararlı bir duruş sergilenmelidir. Unutmamak gerekir ki nefret söylemine
yönelik müsamaha yabancı düşmanlığına, ırkçılığa ve özelde İslamafobiye
katkı sağlayacaktır.
Konuşmamı bilge devlet adamı Rahmetli Aliya İzetbegovic’i yine rahmetle
anarak sonlandırmak istiyorum. Aliya’nın sözlerinden alıntı yapmadan önce
bu sözleri hangi bağlamda söylediğine dair de bir iki bilgiyi sizinle paylaşmak
135