Page 288 - kdk_yillik_rapor2018
P. 288
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
idarenin eğitim kamu hizmetini gereği gibi sunamadığı, eğitim hakkının ihlal
edilip edilmediği hususunda yapılan incelemede; bölgede yaşayan öğrenciler eğitim
hakkından sokağa çıkma yasakları süresince mahrum bırakılmış iseler de; eğitim ve
öğretime ara verilmesi uygulamasının yasal dayanağı olan 222 sayılı Kanuna uygun olarak
kabul edilen Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile Ortaöğretim
Kurumları Yönetmeliğinde, öğretime ara verilmesi dolayısıyla öğrencilerin derslerinde
eksik kalan konularda yetiştirilmesi için telafi programlarının nasıl uygulanacağına
ilişkin tedbirlerin ayrıntılı bir şekilde belirlendiği, bu minvalde idarenin somut bilgi ve
verilere dayanarak telafi eğitimlerini gerçekleştirdiğini hiçbir şüpheye yer vermeyecek
şekilde belgelendirdiği, telafi programları kapsamında ayrıca psiko-sosyal destek amaçlı
rehberlik faaliyetleri, misafir öğrenci uygulamaları, araç gereç temini, öğrenci taşıma
hizmeti, nakdi yardımlar, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler, akrandan akrana sosyal
uyum eğitimleri, bilinçlendirme eğitimleri, boş zaman değerlendirme, dinlenme,
eğlence etkinlikleri düzenlendiği ve ailelerin de bu sürece dâhil edildiği gözetildiğinde,
idarenin eğitim hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran müdahalesinin makul, kabul
edilebilir ve orantılı bir tedbir olduğu, yine eğitime ara verilen sürecin telafisi için
gerekli tedbirleri aldığı sonucuna varılmıştır.
Silahlı çatışmaların yaşandığı, terör örgütü mensubu özel eğitim almış keskin
nişancıların, bombalı tuzakların, barikatların, hendeklerin bulunduğu bir bölgede,
bölgeyi bu unsurlardan temizlemek ve halkın can ve mal güvenliği başta olmak üzere
temel hak ve özgürlüklerini korumak için mülki amirlerce alınan sokağa çıkma yasağı
kararları ve güvenlik kuvvetleri tarafından yürütülen operasyonlar sebebiyle eğitim
ve öğretime ara verilmesi uygulamasının, özgürlük ve güvenlik dengesinde gerekli
olduğu, demokratik bir toplumda başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek
en son önlem olarak kendini gösterdiği, ancak bu şekilde bireylerin yaşam hakkının
korunabileceği, dolayısıyla kamu yararı, kamu güvenliği ve düzeni lehine, bireysel hak
ve özgürlüklerden yararlanma noktasında dengenin orantısız bir şekilde birey aleyhine
bozulmadığı değerlendirmeleri yapılmıştır.
-Başvuranların TEOG sınavında başarısız olmalarının idarenin hizmet kusurundan
kaynaklandığı, hizmet kusuru tespit edilememesi durumunda sosyal risk ilkesi
gereğince kusursuz sorumluluğunun doğduğu iddiaları ile talep edilen manevi
tazminat isteminin kabul edilip edilemeyeceği hususlarında yapılan incelemde;
öncelikle idarenin mali sorumluluğunun doğabilmesinin en önemli koşulu olan zarar
unsurunun somut olayda bulunmadığı, başvuranların eğitim öğretim sürecinin yalnızca
sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemden ibaret olmadığı, ilkokuldan itibaren
8 yıllık eğitim-öğretim dönemini kapsadığı, TEOG Sınav sonucuna yansıyacak olan
başarının her bir başvuran nezdinde ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken birçok farklı ve
bir kısım öznel faktörlerden kaynaklandığı, sokağa çıkma yasağı uygulamaları olmasaydı
TEOG sınavında başarılı olunacağı varsayımından hareketle başarısız olanların manevi
zarara uğradığını kabul etmenin yerinde ve hakkaniyete uygun bir değerlendirme
2018 YILLIK RAPOR 287