Page 42 - 2021 Yıllık Rapor
P. 42
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
Sn. Fatma BENLİ YALÇIN
ünyadaki her bir insanın parmak izinin farklı olması, onu sadece dünyada aynı
Ddönemde yaşayan diğer insanlardan değil, kendisinden yüzyıllarca önce yaşamış olan
ve yüzyıllarca sonra yaşayacak olan insanlardan da farklı kılar. Bu durum, her bir insanın
“biricikliğini” ve milyarlarca insandan farklı olarak tek başına bir değere sahip olduğunu
gösterir. Bu aslında, her bir insanın doğduğu andan itibaren sahip olduğu "insan olma
onuru"nun bir göstergesidir.
Bu nedenle insan haklarının koruduğu temel değer, insanın değeri, bir başka deyişle, insanın
doğuştan sahip olduğu, onu biricik ve özel kılan "insan olma onuru"dur. Bu noktada
insan haklarını, en genel şekilde insanın onurlu bir yaşam sürdürmek için sahip olması
gereken haklar bütünü şeklinde tanımlamak mümkündür.
İnsan haklarına ilişkin ilk belgeyi, ister 1215 yılında İngiltere Kralı›na kabul ettirilen "Magna
Carta"ya, isterse hiçbir ırkın bir diğerine üstün olmadığının tüm insanlığa duyurulduğu,
"Veda Hutbesi"ne dayandıralım, insan hakları ilk insanın var olduğu andan itibaren
mevcut olan temel bir değerdir. Bu nedenle insan olma onurunun korunmasına yönelik
her türlü çaba, çok kıymetlidir.
Hukuk devleti anlayışında, devlete ait her bir kurum ve kuruluşun, kişilere yönelik
tüm işlem, eylem, tutum ve davranışları ile ilgili her adımında insan olma onurunun
öncelenmesi gerekir. Bu nedenle devlet, bütün kurum ve kuruluşlarıyla birlikte tüm
işlem, eylem, tutum ve davranışlarında, insanın doğuştan sahip olduğu hakları ön planda
tutmak zorundadır. Aksi durumda devlet ve kişiler arasında anlaşmazlıklar sürekli artacak
ve uyuşmazlıklar seneler süren yargılamalara konu olacaktır.
2021 YILLIK RAPOR 41