Page 394 - 2022-Yillik-Rapor-web
P. 394

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU



               Türkiye  on  yıllar  boyunca,  çok  “yönlü”,  “destekli”,  “kaynaklı”  ve  “temelli”  bir
               görünüm arz eden “terör” ile mücadele etmekte ve  “terörle mücadele etmenin ciddi
               zorluklarını” göğüslemek durumunda kalmıştır. Bu mücadelede ülkemiz, başta asker,
               polis, jandarma olmak üzere, çok sayıda kamu görevlisi ve sivil vatandaşımız hayatını
               kaybetmiştir. Ülkemiz, terörle mücadele sürecinde hayatını kaybeden veya yaralanan
               kamu görevlileri başta tüm masum vatandaşlarımızın kayıplarını veya ıstıraplarını bir
               nebze de olsa hafifletecek yasal, idari ve kurumsal tedbirleri almakta bir an tereddüt
               etmeden kararlılıkla adım atmaktadır. 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
               Hakkında  Kanun  da bu  amaçla  kabul edilmiş  ve  06.11.1980 tarih ve  17152 sayılı
               Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun kapsamı, ülkemizin terörle
               mücadeleden doğan kayıplarının artmasına paralel şekilde ve sosyal devlet ilkesine
               uygun şekilde her geçen sene genişletilmiştir.
               7.11.3 Toplanma ve İfadeyi Açıklama Özgürlüğünün Kapsamı ve Önemi

               2709 sayılı  Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının  “Milletlerarası andlaşmaları uygun
               bulma”  başlıklı 90’ıncı maddesi son fıkrası ek cümlesinde,  “Usulüne göre yürürlüğe
               konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı
               konuda  farklı  hükümler  içermesi  nedeniyle  çıkabilecek  uyuşmazlıklarda milletlerarası
               andlaşma hükümleri esas alınır.”  hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca adli ve
               idari mercilerin, temel hak ve özgürlükleri etkileyecek şekilde tesis edeceği işlem ile
               tatbik edeceği eylemin, milletlerarası andlaşmalar ile tesis edilmiş temel standartlara
               aykırı olamayacağı; birbiri ile ihtilaf olan durumlarda  adliye ve  idarenin ulusal
               kanun metinlerini değil, bu uluslararası standartları, hükümleri esas alması
               gerekmektedir.

               Bilindiği gibi,  Anayasanın  “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11’inci
               maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca,  Anayasa hükümleri, yasama, yürütme
               ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
               hukuk kurallarıdır.

               Toplantı ve ifadeyi açıklama özgürlüğünün öneminin anlaşılması noktasında, uluslararası
               hukuk kuralları ve özellikle İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin
               Avrupa Sözleşmesi (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi-AİHS) hükümleri ile vermiş
               olduğu kararları ile bu Sözleşmenin ne surette yorumlanacağı konusunda yol gösteren
               Avrupa  İnsan  Hakları  Mahkemesinin  (Mahkeme-AİHM)  içtihadı  açısından analizi
               önem arz etmektedir.

               İlke olarak AİHM’in, AİHS’in 10 ve 11’inci maddelerinin uygulanması noktasındaki
               içtihadı, barışçıl toplanma ve ifadeyi açıklama özgürlüklerinin kısıtlanamayacağı
               ve her kanun  dışı durumun, toplantı  ve gösteri  özgürlüğüne müdahale gerekçesi
               olamayacağı ve bu müdahaleyi haklı göstermeyeceği şeklindedir. Zira Mahkeme,



                                                                        2022 YILLIK RAPOR  393
   389   390   391   392   393   394   395   396   397   398   399