Page 211 - KDK
P. 211

bulunmamış, hazır bulundurmamıştır. Boşanma ilamının kesinleşme-
            sinden itibaren diğer görüşme günlerinde çocuğun ana ile görüştürül-
            düğü yönünde bir belge dosya arasında yoktur. Bu süre içinde bir kez
            3.07.1997 tarihinde çocuğun icraen anneye verildiği, onda da çocu-
            ğun yanında bulunan kadın tarafından kaçırılmak istediği, zabıta yar-
            dımıyla hükmün icra edildiği anlaşılmaktadır. Davalının yarattığı bu
            sürtüşmeler çocuğun özellikle psikolojik gelişimine menfi etki yapan
            davranışlar olup tek başına velayetin değiştirilmesi sebebidir.”
               21. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin E. 2013/13646 K. 2014/157
            sayılı 13.01.2014 tarihli kararında: “Taraflar arasındaki davanın
            yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda
            tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup
            gereği görüşüldü:…Tarafların müşterek çocuğu ….. doğumlu olup, ta-
            raflar arasındaki anlaşmalı boşanma gereğince velayeti davalı babada-
            dır. Dosya kapsamındaki delillerden ve tanık beyanlarından davacı ka-
            dının 01.01.2012, 15.01.2012, 01.08.2012 ve 07.08.2012 tarihlerinde
            müşterek çocukla şahsi ilişki tesisi için icra kanalıyla geldiğinde da-
            valı babanın çocukla başka illerde bulunduğu gerekçesiyle şahsi ilişki
            tesis edilemediği ve davalı babanın bu nedenle tazyik hapis cezasıyla
            cezalandırılmasından sonra şahsi ilişkinin sağlanabildiği; ayrıca icra
            dosyalarında kendisinin “mernis adresi İstanbul olduğu için çocuğu
            teslim edemediği” şeklinde savunmasına karşın …. tarihli sosyal ince-
            leme raporunda ….’te bulunan anne-babasıyla ikamet ettiğini belirtip
            bu suretle anne ve çocuk arasındaki kişisel ilişkiyi engelleyerek velayet
            görevini kötüye kullandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın kabu-
            lü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

               22. AİHM, 3 Kasım 2011 tarihli Kuşçuoğlu-Türkiye kararın-
            da; AİHS 8. maddesinin temel amacının, bireyi kamu görevlilerinin
            keyfi uygulamalarına karşı korumak olduğunu ve dahası bu maddenin
            aile hayatına etkin bir “ saygı ” sağlanması için pozitif yükümlülükler
            içerdiğini, ayrıca, bu madde kapsamında düzenlenen Devlet’in pozitif
            ve negatif yükümlülükleri arasındaki sınırların kesin bir tanımlama
            yapmaya izin vermediğini ve uygulanabilir ilkelerin benzer olduğunu
            hatırlatmaktadır. AİHM,  özellikle her iki durumda da, dikkatin bi-
            reyle toplumun çatışan menfaatleri arasında kurulması zorunlu olan
            adil dengeye verilmesi gerektiğini ve aynı şekilde Devlet’in her iki





           206   KAMU DENETÇILIĞI KURUMU
   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216