Page 90 - calisma-ve-sosyal-guvenlik-2
P. 90

gelişen lezyonların, bu işlem sonrası nadir gelişen komplikasyonlardan
            olduğu bildirilmiş ise de, davalının bu işlemi yapmadan önce davacıya iş­
            lemin muhtemel komplikasyonları hakkında bilgi verip vermediği, riskleri
            anlatıp anlatmadığı, özetle aydınlatılmış rıza alınıp alınmadığı konusunda
            bir inceleme yapılmamıştır. Davalı doktor, davacının şikayeti üzerine Onur
            Kurulu’nda verdiği 23.09.2005 tarihli ifadesinde, davacıya yapılacak işle­
            min ayrıntılarını anlattığını, dolgu malzemesinin doğal bir madde olduğu­
            nu söylediğini, ancak her maddenin alerji yapma riski bulunduğunu, nadir
            de olsa bir komplikasyon oluşursa tedavi edilebileceğini anlattığını, ancak
            bu hususları kayıt altına almadığını, o zamanlar anam belgesi alınmadığı­
            nı bildirmiştir. Davalı, davacıyı müdahalenin komplikasyonları konusunda
            aydınlattığını yazılı belge ile ispat edemediği gibi, beyanında geçen komp­
            likasyon oluştuğu halde tedavisinin de mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
            Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davalı doktorun, davacıyı aydın­
            latma borcunu yerine getirip getirmediği tartışılmamıştır. Eksik inceleme
            ve araştırma sonucu hüküm kurulamaz. O halde, mahkemece yukarıda
            açıklanan hususlarla ilgili olarak varsa taraf delillerini topladıktan sonra
            davalının aydınlatılmış anam alma yükümlüğünü yerine getirip getirmedi­
            ği, kusuru bulunup bulunmadığı yönünde inceleme yapılmak üzere, dosya­
            nın tomar halinde üniversitelerden seçilecek konusunda uzman bilirkişilere
            teslimi ile tarf’ mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli
            rapor tanzim edilmesinin istenmesi, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre
            bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı
            şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir”
            denilmektedir.
               TC. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2012 tarih ve E. 2012/4­
            379 K. 2012/912 sayılı kararında;
               “... kişilerin uğradığı zararla, zarara sebebiyet veren kamu personelinin
            yürüttüğü görev arasında    herhangi bir ilişki kurulabiliyorsa, ortada gö­
            revle ilgili bir durum var demektir ve bu tür davranışlar kasten veya ihma­
            len işlenmesine bakılmaksızın, kamu personelinin hizmetten ayrılamayan
            kişisel kusurları olarak ortaya çıkmakta ve bu husus, 657 sayılı Yasanın
            13’üncü maddesindeki “kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili ola­
            rak uğradıkları zararlar” ibaresinde ifadesini bulmaktadır. Diğer taraftan,
            Anayasa’nın 129/5. Maddesinde “kusur” şartından bahsedildiğine göre
            yetkisini kullanan memurun veya kamu görevlisinin işlediği eylemin kas­
            ten mi yoksa ihmalen mi gerçekleştirdiğine bakılmaksızın bu eylemlerinden



                                                               KAMU DENETÇILIĞI KURUMU  89
   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95