Page 37 - geri itme ozel raporu son
P. 37
“Pushback” of Human Rights / Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan göç krizine karşı bir önlem olarak tesis edilen uluslarara-
sı mülteci koruma rejimi, bir uluslararası iş birliği ihtiyacını öngörmüş ve 1951 yılında Mültecile-
rin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme’de uluslararası külfet ve sorumluluk paylaşımı ilkesine açıkça
yer verilmiştir. Sözleşmenin başlangıç bölümünde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin “insanların
haklardan ve özgürlüklerden fark gözetmeksizin faydalanacakları” ilkesine atıf yapılarak uluslararası iş
birliğine vurgu yapılmıştır. Sözleşme’nin başlangıç bölümüne göre sığınma hakkını tanımak bazı ül-
kelere önemli bir yük getirecektir ve mülteci meselesine kalıcı çözüm üretilebilmesi ancak uluslararası
iş birliğinin sağlanması ile mümkün olacaktır. Ayrıca başlangıç metninde Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliği’nin, mültecilerin korumasına ilişkin uluslararası sözleşmelerin uygulanmasına ne-
zaret etmekle görevli olduğu ve kalıcı çözümlerin, ancak devletler ile Yüksek Komiserlik arasındaki iş
birliğine ve sorumluluk paylaşımına bağlı olduğu vurgulanmıştır.
Mültecilerin korunmasına yönelik oluşturulan sistemin ülkeler ve kuruluşlar arasında ulusla-
rarası bir dayanışma olmaksızın işlemesi mümkün değildir. Bu dayanışma fiili olarak; göçe neden
olan etkenlerle mücadele edilmesi, yüksek sayıda göçmene ev sahipliği yapan ülkeler üzerindeki bas-
kının azaltılması ve göçmen nüfusunun getirdiği fiziki yükün daha adil bir biçimde paylaşılması ile
gerçekleşebilir. Dünyadaki tüm mültecilerin ülkeler arasında adaletsiz dağılımı, uluslararası korumanın
gerçekleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Zira küresel göç yönetim krizi ve kitlesel
insan hareketliliklerinin getirdiği yük birkaç ülkenin üzerine yüklenemeyecek kadar ciddi etkiler do-
ğurmaktadır.
10 yıldır süren Suriye krizi, hayal bile edilemeyecek kadar acı ve ızdıraba yol açtı. Dünya Suriyelileri
yüzüstü bıraktı… Dünya liderleri için bu yıldönümü, on yıllık ölüm, yıkım ve yerinden edilmenin
onların gözü önünde gerçekleştiğinin açık ve ezici bir hatırlatmasıdır. Azalan yardımın COVID-19
kaynaklı ekonomik gerilemeyle birleşmesi, Suriyeli mültecileri daha önce görülmemiş çaresizlik dü-
zeylerine sürükledi. Şu anda Lübnan’da her on Suriyeliden dokuzu aşırı yoksulluk içinde yaşıyor.
Geçim kaynaklarının kaybı, artan işsizlik ve COVID-19, milyonlarca Ürdünlü, Lübnanlı, Türk ve Iraklı
ev sahibini yoksulluk sınırının altına itti. Aynı zamanda, milyonlarca Suriyelinin hayatını kurtaran
olağanüstü cömertliğe tanık olduk. Suriye’nin komşuları milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapıyor
ve büyük sorumluluklar üstleniyor. Ekonomileri, kısıtlı kaynakları, altyapıları ve toplumları muaz-
zam bir baskı altında.
Filippo Grandi, BM Mülteciler Yüksek Komiseri 6
Grandi’nin açıklamasında işaret edildiği üzere Avrupa Birliği’ne (AB) üye devletlerin göç politikaları,
uluslararası iş birliğinin sağlanması için elverişli olmadığı gibi, belli başlı ülkelerde yığılan mülteciler
uluslararası korumaya erişememe sorunuyla karşı karşıyadır. Tüm bu nedenlerden ötürü 1951 Cenevre
için bkz. https://www.unhcr.org/tr/27157-unhcr-siginmanin-avrupa-sinirlarinda-saldiri-altinda-oldugu-konusunda-uyariyor-ve-si-
ginmacilara-ve-multecilere-yonelik-geri-itme-ve-siddete-son-verilmesi-cagrisinda-bulunuyor.html; Erişim Tarihi:07/09/2021.
6 Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, “On yıllık ölüm, yıkım ve yerinden edilme, Suriyelilerle dayanışmamızı zayıflatma-
malı” başlıklı açıklama için bkz. 12 Mart 2021, https://www.unhcr.org/tr/27709-a-decade-of-death-destruction-and-displace-
ment-must-not-sap-our-solidarity-with-syrians.html; Erişim Tarihi:07/09/2021.
35