Page 39 - geri itme ozel raporu son
P. 39
“Pushback” of Human Rights / Ege Denizi’ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu
ler, çoğulculuk, ayrımcılık yapmama, hoşgörü, adalet, dayanışma ve kadın-erkek eşitliğinin hakim
olduğu bir toplumda üye devletler için ortaktır.”
AB’ye üye devletlerin sınır geçişleri esnasında sığınmacılara karşı yükümlülükleri açıktır. Uluslararası
sığınma hukuku ve insan hakları hukuku, mültecilerin sığındıkları ülkeye kabul edilmeleri ve o ülkede
insan onuru ile uyumlu bir şekilde muamele görmeleri için uluslararası koruma sağlamaktadır. Bu kişi-
ler koruma taleplerini etkin bir şekilde iletebilmeli ve herhangi bir sığınmacının da sığınma prosedürü
usuli yükümlülüklere uygun bir şekilde işletilmeden sınırdan geri çevrilmesi mümkün olmamalıdır.
Gelinen noktada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini açık bir şekilde ihlal eden eylemlerin
savunulur hale geldiği, AB’nin temel değerlerinin askıya alındığı ve temel değerlere aykırı
ulusal düzenlemeler yapıldığı, AB üye devletlerinin, her ne kadar 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne
taraf olsalar da, mültecilerle ilgili herhangi bir şekilde taahhüt altına girmeyi engellemeye,
dünyadaki mültecilere karşı herhangi bir sorumluluk almaktan kaçınmaya ve mültecilerin
kendi yetki alanlarına ve topraklarına girmelerini engellemeye odaklandıkları görülmektedir.
İhtiyaçları temelinde eğitimli sığınmacı ihtiyacını dile getiren gelişmiş ülkeler, zorunlu sebeplerle ha-
yatlarını kurtarmak için göç eden insanlara ise koruma sağlamamak ve kadın, çocuk gözetmeden ha-
yati tehlikeye düşmeleri pahasına, BMMYK açıklamasında “hukuki ve ahlaki olarak kabul edilebilir”
olmadığına işaret edilen uygulamalarla, başka ülkelere “itmek” için her türlü yolu denemektedir.
Hayat kurtarmak veya travmaları iyileştirmek için harcanmayan bütçeler, insanları gayriinsani
koşullara terk etmek ve sınır geçişlerine engel olmak üzere alınan katı askeri önlemler için
kullanılmaktadır.
Söz konusu tedbir ve müdahalelerin boyutu, AB’nin etrafında görünen ve görünmeyen duvarların
inşa edildiğini göstermektedir. Kale Avrupası politikasında sadece güvenliğe odaklanıldığı için insani
unsurlar göz ardı edilmekte, mülteci ve göçmenleri dışarıda tutma dışında bir hedef gözetilmemekte-
dir. Bu politikaların neticesinde ise bir güzergahtan daha tehlikeli olan diğerine itilen insanların başta
yaşam hakkı olmak üzere en temel insan hakları ihlal edilmektedir. Tüm bu yüksek maliyetli tedbir-
ler, insanların Avrupa’ya gitmek istemelerinin temel nedeni olan şiddet, zulüm ve yoksulluğa
bir çözüm üretmekten ziyade sadece güzergâhların değişmesine neden olmaktadır.
Bu üzücü uygulamaların artık normalleşmesi ve politikaya dönüşmesi riskinden korkuyo-
ruz. Bu uygulamalar, zararlı ve gereksiz “Avrupa Kalesi” anlatısını pekiştiriyor. Gerçek şu ki,
dünyadaki mültecilerin çoğuna, genellikle kriz içerisindeki menşe ülkelerle sınır komşusu olan, çok
daha az kaynağa sahip düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor.
21 Şubat 2022 tarihli BMMYK açıklaması 8
BMMYK tarafından da normalleşmesi ve politikaya dönüşmesi riski uyarısının yapıldığı mülteci ve
göçmenler için ulaşımı daha kolay güzergâhların kapatılması ve geri itme uygulamaları, onları daha
8 BMMYK açıklaması için bkz. https://www.unhcr.org/tr/33457-news-comment-unhcr-warns-of-increasing-violence-and-human-ri-
ghts-violations-at-european-borders.html; Erişim Tarihi: 27/01/2022.
37