Page 340 - kdk-2015-yillik-rapor
P. 340
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
11.11) 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 3 üncü maddesine göre cemaat vakıfları; “Vakfiyeleri olup
olmadığına bakılmaksızın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince tüzel kişilik kazanmış, mensupları
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Türkiye’deki gayrimüslim cemaatlere ait vakıflar” olarak
tanımlanmıştır. Bu vakıfların, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 4 üncü maddesine göre özel hukuk tüzel
kişiliğine sahip olduğu, aynı Kanunun 6 ncı maddesine göre de yöneticilerinin, mensuplarınca kendi
aralarından seçileceği hüküm altına alınmıştır.
11.12) Anayasa’nın 136 ncı maddesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı, “laiklik ilkesi doğrultusunda”
özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmek üzere, genel idare içinde yer alan bir
anayasal kurum olarak tanımlamıştır.
11.13) 1965 tarihli 633 sayılı Kanun’un 1 nci maddesi uyarınca, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın amacı,
“İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda
toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olarak belirlenmiştir.
B. Şikâyet Konusuna İlişkin Uygulamalar
12) AİHM’in 25 Mayıs 1993 tarihli Kokkinakis – Yunanistan, kararında; AİHS’nin 9 uncu
maddesinde hüküm altına alınan, düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün Sözleşme’nin anlamı dâhilinde
“demokratik bir toplumun” temellerinden birini oluşturduğu bununla birlikte, demokratik bir toplumun
olmazsa olmaz unsurlarından ve yüzyıllar içerisinde çok büyük bedeller ödenerek kazanılan bir değer
olan çoğulculuğun da bu özgürlüğe dayandığı, ifade edilmiştir.
12.1) AİHM, Avrupa Konseyi’ne üye olan bütün üye devletlerde geçerli olabilecek ortak bir din
anlayışı belirlemenin mümkün olmadığını, bu konu üzerindeki görüşlerin büyük değişkenlik
gösterebileceğini, (AİHM’nin 20 Eylül 1994 tarihli, Otto-Preminger-Institut . /. Avusturya
davasındaki kararı, Başvuru no. 13470/87, Seri A, 295-A, par. 50.) Bu nedenle din-devlet ilişkilerine
dair bir tartışmanın varlığı durumunda ulusal karar verme organlarının rolüne özel önem
verilmesi gerektiğinin de altını çizmektedir. (AİHM’nin 10 Kasım 2005 tarihli, Leyla Şahin . /.
Türkiye davasındaki kararı, Başvuru no. 44774/98, Hükümler ve Kararlar Raporları 2005-XI, par.
109.) 2
12.2) Bununla birlikte AİHM, pek çok kararında Sözleşme mekanizmasının rolünün temel olarak
ikincil olduğunu, belirtmiştir. 8 Temmuz 2003 tarihli Hatton ve Diğerleri - Birleşik Krallık davasında
“Mahkeme, Sözleşmenin esas olan ikincil rolünü yinelemektedir. Ulusal makamlar doğrudan
demokratik meşruiyete sahiptir ve ... yerel ihtiyaç ve şartları uluslararası bir mahkemeden daha iyi
tespit edebilmektedirler. Demokratik toplumdaki görüşlerin makul olarak geniş bir şekilde değişiklik
gösterebildiği genel kural konusunda ulusal kural koyucularının rolüne özel bir ağırlık
3
verilmelidir.(par.97) ” şeklinde karar vermiştir.
12.3) Diğer taraftan AİHM, devletin yapacağı düzenlemelerdeki takdir hakkı ile ilgili olarak 15 Ocak
2013 tarihli Eweıda ve Diğerleri - Birleşik Krallık davasında “Devletin Sözleşme kapsamındaki
pozitif ve negatif yükümlülükleri arasındaki sınır kesin olmasa da, geçerli ilkeler yine de benzerlik arz
etmektedir. Her iki bağlamda da, bireyin çıkarlarıyla genel anlamda toplumun çıkarları arasında
gözetilmesi gereken denge adil olmalı ve her hal ve karda Devletin takdirine de tabi olmalıdır. (bkz.
Palomo Sanchez ve Diğerleri, yukarıda atıfta bulunulan, paragraf 62). (par.84)” yönünde görüş
bildirmiştir.
7 / 19
339
YILLIK RAPOR 2015