Page 228 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 228

yeni biliniyor ama eğer bu sayı gittikçe artarsa bu doktorların iş yükü gibi görülebi-
            lir. Doktorların iş yükü ne kadar artarsa kamu sağlığına dair bir sorun var demektir.
            KDK’ya başvurular sürekli artarsa kamunun işleyişinde de ciddi sorunlar var demektir.
            Dolayısıyla genel kamu açısından başvurunun sürekli artıyor olması çok pozitif bir
            şeye işaret ediyor olmayabilir.
               Tabii, iki süreci birlikte yaşıyoruz Türkiye’de: Birincisi, küreselleşme süreçleri; ikin-
            cisi, Cumhurbaşkanlığı süreci. Küreselleşme süreçleri iletişim ve bilişim teknolojilerini
            çok ciddi bir şekilde değiştiriyor. Yani başka ülkelerde nelerin olup bittiğini insanımız
            daha fazla biliyor ve bu da insanımızı hakkını daha fazla talep eder bir noktaya ge-
            tiriyor. Benim derslerde, siyaset biliminde 1’inci sınıflara sorduğum sorulardan birisi
            şudur: “1980’lerde devletler daha otoriterken vatandaş daha hoşgörülüdür. Şimdi ge-
            linen noktada devletler daha demokratikken vatandaşlar daha eleştireldir. Neden?”
            diye. Esasında bunun çok önemli bir yanıtı: Başka ülkelerdeki birey-devlet ilişkilerinin
            daha fazla bilinir olmasıdır.

               Tabii, teknolojik gelişmeler de son derece önemli. İnsanlar artık şu kadar -el işare-
            tiyle gösteriyorum- şu mesafede sorunların çözümünü bekliyorlar. Böyle olunca klasik
            denetim kurumlarının zamana yayılma süreçleri yetersiz oluyor. O nedenle KDK gibi
            yeni, belki daha fazla klasik olmayan denetim mekanizmalarının hızlı sonuç almaları
            belki bu süreçte, küreselleşme süreçlerinin getirdiği iletişim ve bilişim teknolojileriyle
            gelinen süreçte çok daha acil bir ihtiyaç gibi doğuyor.

                İkincisi, yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı süreci. Tabii, Cumhurbaşkanlığı süreci
            yüzde 50 artı 1’i zorunlu kılıyor Türkiye pratiğinden hareketle konuşuyorum. Bu da
            toplumsal tercihlere ve değerlere daha fazla duyarlı bir sistemi zorunlu kılıyor. Burada
            da yine vatandaşlar çok daha hızlı bir şekilde çözüm bekliyorlar bu yeni sistemde.
            Bu nedenle bu tür kurumlara daha fazla bir iş yükü ya da daha fazla bir ihtiyaç söz
            konusu olabilir.
               Tabii, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte üst yapısal sorunlara dair değişiklikler
            söz konusu ama alt yapısal sorunlar henüz değişmiş değil, bunlar kolay kolay da de-
            ğişmez. Ben de “Bürokrasiname” diye bir kitap yazdım, onda da işaret ettim, yüz yıl
            önceki Başbakanımız Said Halim Paşa diyor ki -cümlesinin yarısını söyleyeyim- “Mes-
            leklerinin icabatından olarak memleketin zararına yaşayan memurin sınıfı…” Cümle-
            nin devamı da var ama ben onu söylemeyeyim. Tabii, bunu söyleyen bir Başbakan, bir
            Dışişleri Bakanı ve bir Danıştay Başkanı esasen.

               Şimdi, ben de naçizane iki kurumda müsteşarlık düzeyinde görev yaptığım için şu
            sorunun yanıtını bulmaya çalıştım: “Neden gerçekten son derece zeki, parlak, pırıl pırıl



        226   14 ŞUB A T 2019
   223   224   225   226   227   228   229   230   231   232   233