Page 471 - KDK
P. 471
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
veri ile gerçekleştirilmesi istenen amaç arasında makul bir dengenin kurulması yani
veri işlemenin, amacı gerçekleştirecek ölçüde olması gerektiği, bunun doğal sonucu
olarak, hem kamu hem de özel hukuk tüzel kişiler açısından, 6698 sayılı Kanun’dan
kaynaklanan sorumlulukları yerine getirmiş olsa dahi “amacı gerçekleştirmeye yönelik
olmayan ve yasal dayanağı bulunmayan kişisel verilerin” toplanmasının hukuka aykırı
olacağı değerlendirilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle, bankacılık işlemlerinde cep telefonu bilgisi talep edilmesi
uygulamasının, bankacılık sektöründe yer alan tüm aktörler nezdinde sonlandırılmasına
yönelik gereğinin yapılması hususunda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna
22
Tavsiyede Bulunulmasına karar verilmiştir.
Tavsiye kararı üzerine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından
Kurumumuza iletilen 27.07.2020 tarihli ve E.6801 sayılı cevabi yazıda, suç gelirinin
aklanmasının önlenmesi mevzuatı uyarınca bankaların ve diğer finansal kuruluşların
müşteri işlemlerinde kimlik tespit yükümlülüklerinin bulunduğunu, kimlik tespitinin
nasıl yapılacağına ilişkin kuralların Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma
Kurulu tarafından yürütülen mevzuat çerçevesinde belirlendiği, başvuruda belirtilen
hususları MASAK’ın vuzuha kavuşturabileceği ifade edilerek tavsiye kararının
uygulanmadığı görülmüştür.
Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Başvurucu tarafından, eşi …’nın PTT Başmüdürlüğünde işçi olarak çalıştığı dönemde,
12.07.1993 günü saat 23:00 sıralarında, Yayladere ilçesinde bulunan Jandarma
karakoluyla vatandaşların irtibatını sağlayan telefon tellerinin PKK terör örgütü
mensuplarınca kesilmesi nedeniyle bu tellerin onarımı için ilçeye gittiği esnada görev
başındayken bölücü terör örgütü tarafından şehit edildiği, bu olayın ardından sadece
eşinden dolayı iş kazası tazminatı ödendiği ve ölüm aylığı bağlandığı ifade edilerek 2330
sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri kapsamında
yasal haklarının tanınması talep edilmektedir.
Kurumumuzca yapılan inceleme sonucunda, olay tarihi olan 12.07.1993 günü
itibari ile müteveffanın, PTT İşletmesi Genel Müdürlüğü adlı kamu idaresinin
işçisi olarak çalıştığı ve adı geçen idare tarafından, Yayladere ilçesinde geçici olarak
görevlendirildiği, bu esnada teröristler tarafından katledilerek şehit edildiği, dolayısı
ile bahse konu terör olayı ile yaşanan mağduriyet arasında “somut illiyet bağının”
olduğu, bu bağlamda sosyal risk ilkesi yerine kamu külfetleri karşısındaki eşitlik ilkesi,
tehlike ilkesi ve mesleki risk ilkesi sadedinde idarenin sorumluluğunun olduğu, diğer
yandan, somut olaya baktığımızda, kişinin hayatını kaybettiği eylemin, 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanunu’nun “Terör tanımı” başlıklı 1!inci maddesinde tanımlanan
bir terör eylemi niteliğinde olduğu, planlı bir terör eylemine maruz kalıp bu eylem
sonucu hayatını kaybettiği tevsik edilen bir kamu görevlisinin durumunun, 2330
22 2019/16891 numaralı başvuru hakkında verilen 09.03.2020 tarihli Kısmen Tavsiye Kısmen Ret Kararı
470 2020 YILLIK RAPOR