Page 499 - KDK
P. 499

bakmayı tercih etmiştir. Bu davalarda Mahkeme, kişisel bilginin
            toplanıp saklanması ile bireye açıklanması arasındaki denge-
            nin adil olarak sağlanması gerekliliğine atıf yapmıştır. Eğer
            özel kişilere ait bilginin saklanmasındaki kamusal yarar, kişi-
            sel yarara ağır basmıyorsa, bu durumda kişinin bilgi talebinin
            reddini 8’inci maddenin ihlali olarak yorumlamıştır. (SOYKAN,
            Cavidan, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihatlarında Bilgi Edinme
            Hakkı: Özel Hayatın Gizliliği x İfade Özgürlüğü”, Ankara Üniversitesi Si-
            yasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Merkezi Çalışma Metinleri III, s. 6  7;
            Ankara, 2006, (a.g.e olarak anılacaktır)). Bu davalarda, ifade özgür-
            lüğüne ve bu kapsamda bilgi edinme hakkına ilişkin 10’uncu
            maddenin ihlali iddiası gündeme gelmiş olsa bile, Mahkeme
            yukarıda sözü edilen Leander ve Gaskin kararlarına atıfla, Söz-
            leşme’nin 10’uncu maddesinin devlete bilgi verme yönünde po-
            zitif ödev yüklemediği ve bilgi alma hakkının, bilgiyi verenin
            bunu gönüllü olarak yapması haline mahsus olduğu yorumunu
            yaparak, 10’uncu madde kapsamında ihlal bulmamıştır.

               21/2) Ancak; bilgi edinme hakkına ilişkin Avrupa insan hak-
            ları sistemindeki son gelişmeler ve AİHM’in bu konudaki izle-
            yen kararları, bugün bu hakkın 10’uncu madde ile ilişkilendi-
            rildiğini göstermektedir. (ERDEMLİ, Mahmut ve ONUR, Tolga: “Tür-
            kiye’de Özel Hayat ve Bilgi Edinme Hakkı İlişkisi: Bilgi Edinme Kurulundan
            İki Adım İleri Bir Adım Geri”, Ankara Barosu Dergisi, 2014/3, s. 291 294
            (a.gm. olarak anılacaktır)). Mahkeme, 10’uncu madde yönünden dev-
            letin bilgi alma hakkına müdahale etmeme yönündeki negatif
            yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiası ile önüne gelen davalarda büyük
            çoğunlukla ihlal bulmuştur. Örneğin 24/09/1992 tarihli Herczegfalvy-
            Avusturya davasında, akıl sağlığı bozuk olan davacının, işlediği suçlar
            nedeniyle hastanede gözetim altında tutulduğu zaman zarfında gaze-
            te, radyo, televizyon gibi iletişim araçlarından bilgi alması engellen-
            miştir. 29/10/1992 tarihli Open Door ve Dublin Well Woman   İrlanda
            davasında ise, İrlanda’da kürtajın yasak olması nedeniyle bu konuda
            yurt  dışındaki kliniklere ilişkin  danışmanlık hizmeti veren  firmala-
            rın kapatılması sonucu bilgi almalarının engellendiği iddiasında
            bulunan davacıların 10’uncu madde yönünden haklarının ihlal
            edildiği kararı çıkmıştır. Yine benzer şekilde Mahkeme 29/05/1990
            tarihli Autronic   İsviçre davasında, kamuya açık bir fuar alanında uydu




           494   KAMU DENETÇILIĞI KURUMU
   494   495   496   497   498   499   500   501   502   503   504