Page 218 - kdk-2014-yillik-rapor
P. 218
miş olup, sınırsız bir fiyatlandırma unsuru birleri alması ve hukuki düzenlemeleri
belirleme yetkisi ve görevi verilmemiştir. yapması beklenmektedir.
Elektrik enerjisinin nakli esnasında
meydana gelen kayıp ile başka kişiler 6.1.18. Mahalli İdarelerce
tarafından hırsızlanmak suretiyle kul- Yürütülen Hizmetler
lanılan elektrik bedellerinin, kurallara
uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek Mahalli idareler Anayasal bir kavram
hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile olup, Anayasamızın 127 nci maddesinde;
bağdaşmamaktadır. Elektrik kaybını “Mahallî idareler; il, belediye veya köy
önleme ve hırsızlıkları engelleme veya halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını
hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme karşılamak üzere kuruluş esasları kanun-
görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan la belirtilen ve karar organları, gene
davacıya (elektrik dağıtım şirketi) ait- kanunda gösterilen, seçmenler tarafından
tir. Tüketici olan vatandaşın faturalara seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri-
yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi dir.” şeklinde tanımlanmıştır.
miktarda olduğunun apaçık denetlenebil-
mesi ve hangi hizmetin karşılığında ne be- Mahalli idareler devlet geleneğimizde
98
del ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk köklü bir geçmişe sahiptir. Son yıl-
devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. larda kamu yönetimimizde yeni kamu
Tüketici Hakem Heyetinin tahakkuk et- yönetimi anlayışı doğrultusunda ciddi
tirilen kayıp kaçak bedelinin tüketiciye ia- değişiklikler yapılmaktadır. Bu süreçte
desine dair vermiş olduğu kararın itirazen köklü bir geçmişe sahip olan mahalli
97
açılan davanın reddi gerekir.” şeklinde idarelerin zaman içerisinde gerçekleşen
hüküm verilmiştir. Yüksek Mahkemenin değişimlere uyumunu sağlamak amacıy-
bu kararı üzerine Enerji ve Tabii Kaynak- la mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır.
lar Bakanlığı ile EPDK’nın gereken ted- Bu çerçevede; başta 5393 sayılı Belediye
97 Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve E:2013/7-2454, K:2014/679 sayılı kararı.
98 Mahalli idarelerin tarihçesine bakıldığında, gerek Selçuklu gerekse Osmanlı Devletinde, başta vakıflar ve esnaf teşkilatı gibi
sivil oluşumların birçok belediye hizmetini yerine getirdiği bilinmektedir. Belediye hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla 1826
yılında İhtisap Nazırlığının kurulduğu görülmektedir. İhtisap Nazırlığı genel olarak kadıların yürüttüğü belediye hizmetleri-
nin zabıtaya ait görevlerini üstlenmiştir. Modern anlamda ilk belediye idaresi ise İstanbul’da “İstanbul Şehremaneti” adıyla 1854
yılında çıkarılan bir Nizamname ile kurulmuştur. Bu Nizamname ile aynı zamanda İhtisap Nazırlığı da ilga edilmiştir. Osmanlı
döneminde ilk belediye uygulamalarının, Altıncı Daire-i Belediye adıyla İstanbul’un, Beyoğlu ve Galata semtlerinde yapıldığını
görmekteyiz. Cumhuriyet döneminde ise 1580 sayılı Belediye Kanunu 1930 yılında yürürlüğe girmiştir.
Osmanlı Devletinde il özel idaresi ve belediyelerin kuruluşu ve yasal dayanaklarının oluşturulması süreçlerinin Tanzimat döne-
mine kadar uzandığı görülmektedir. İl özel idaresi kurulmasının ilk temelleri 1864 tarihli “Vilayet Nizamnamesi” ile atılmış ve
illerde yaşayan halkın mahalli külfetlere katılması amaçlanmıştır. 1913 yılında çıkarılan İdare-i Umumiye-i Vilâyat Kanun-u
Muvakkatı ile vilayet meclisleri il özel idarelerinin karar organı durumuna gelmiştir. 1913 tarihli bu Kanun muhtelif değişiklikler
geçirmiş; en kapsamlı değişikliklerden birisi de 1987 yılında yapılmış; söz konusu Kanunun adı 3360 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu
olarak değiştirilmiş ve 2005 yılına kadar yürürlükte kaldıktan sonra yerini 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununa bırakmıştır.
218