Page 305 - kdk-2015-yillik-rapor
P. 305

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU









                        ihlalin  tespitiyle,  yeniden  yargılama  yapılmasına  ve  uğradığı  manevi  zararın  tazminine  karar
                        verilmesini talebini Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkı
                        yönünden  kabul  edilebilir  olduğuna  karar  vererek  bu  hakkın  İHLAL EDİLDİĞİNE,  ihlalin ve
                        sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili Mahkemesine
                        gönderilmesine, başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine oybirliğiyle karar vermiştir.
                        15.1. Kararın  gerekçesinde özetle; “…Devlet  memuru  olarak  belirli  bir  sorumluluk  taşıyan
                        başvurucu, bu görevi kabul etmek suretiyle kamu görevlisi olmaktan kaynaklanan disiplin ve tutum
                        istemine kendi iradesiyle dâhil olmuştur. Yukarıda belirtilen temellere dayanan bu sistem doğası
                        gereği,  kişinin  hak  ve  özgürlüklerine  herhangi  bir  vatandaşa  uygulanamayacak  sınırlamalar
                        getirmektedir. Zira kamu yararı, kamu görevlilerinden uymaları gereken meslekî ve etik kurallar
                        açısından tam bir uyum beklemektedir. ....Ancak somut başvuruya konu eylem ve davranışların,
                        her ne kadar ilgili disiplin kararları ve yargısal karar gerekçelerinde lojman olarak tahsisli bir
                        konut olduğu vurgusu yapılsa da, başvurucunun mahremiyet alanında cereyan eden ve rızası ile
                        alenileştirildiğine  dair  bir  bulgunun  saptanmadığı  özel  yaşam  eylemlerine  ilişkin  olduğu
                        anlaşılmaktadır.  Başvurucu,  devlet  memurluğundan  çıkarma  cezası  ile  sonuçlanan  disiplin
                        soruşturması sürecinde, yalnızca meslekî hayatını değil, özel hayatını da ilgilendiren iddialara yanıt
                        vermek  zorunda  kalmıştır.  Bu  kapsamda  başvurucuya  yöneltilen  iddiaların  yalnızca  görevinin
                        ifasıyla değil, daha çok mahremiyet alanında gerçekleşen özel yaşam eylemleri ile ilgili olduğu
                        görülmektedir.  Dolayısıyla  ihtilaf  konusu  soruşturmanın  kapsamı  meslekî  hayatın  sınırlarını
                        aşmaktadır.  ....Sonuç  olarak  başvuruya  konu  disiplin  işlemi  ile  yargısal  sürece  konu  edilen
                        davranışların  esasen  meslekî  faaliyet  ile  ilgisi  olmayan,  mahremiyet  alanına  dâhil  özel  yaşam
                        eylemleri olduğu anlaşılmaktadır. ....Yukarıda belirtilen disiplin süreci ile idari ve adli makamların
                        karar gerekçeleri göz önünde bulundurulduğunda, başvurucuya verilen disiplin cezası kapsamında,
                        sınırlandırma ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı
                        arasında adil bir dengenin sağlanmadığı anlaşılmakla, başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde
                        güvence  altına  alınan  özel  hayatın  gizliliği  hakkının  ihlal  edildiğine  karar  verilmesi  gerekir…”
                        ifadelerine yer verilmiştir.
                        16. Danıştay’ın 12. Dairesi 23/11/2011 tarih E. 2010/7553, K. 2011/6177 sayılı karar düzeltme
                        kararında; 2.  Sınıf  emniyet  müdürü  olan  davacının,  Emniyet  Örgütü  Disiplin  Tüzüğü'nün  6/B-5
                        maddesi uyarınca "6 ay kısa süreli durdurma" cezası ile cezalandırılması gerektiği belirtilerek öğrenim
                        durumu itibariyle yükselebileceği kadronun son kademesinde bulunduğundan bahisle brüt aylığının
                        1/4  oranında  kesilmesi  ve  ceza  süresi  kadar  rütbe  terfinin  geri  bırakılmasına  dair  Emniyet  Genel
                        Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 22.11.2005 günlü ve 2005/350 sayılı kararının iptali istemiyle
                        açtığı  davada; işlemin  iptali  yolunda  Kocaeli  idare  Mahkemesince  verilen  29.12.2006  günlü,
                        E:2006/281,  K:2006/4046  sayılı  kararın  gerekçesinin  değiştirilerek  onanmasına  dair  Danıştay  12.
                        Dairesinin 12.2.2010 günlü, E:2007/2531, K:2010/749 sayılı kararının düzeltilmesi istenilmesi talebi
                        Dairece yerel mahkemenin kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını
                        gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın aşağıda
                        belirtilen açıklama ile onanmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.
                        16.1. Danıştay’ın 12. Dairesi kararın gerekçesinde; “…Kocaeli İdare Mahkemesinin 29.12.2006
                        günlü, E:2006/281, K:2006/4046 sayılı kararıyla; davacının resmen evli olmakla birlikte, bu evliliğin
                        fiilen devam etmediği ve boşanma davası açtığının anlaşılmış olması karşısında boşandığı takdirde
                        evlenmek niyetiyle fasılasız olarak yaklaşık 10 yıldır birlikte olduğu ve iki çocuğunun annesi olan
                        bayan ile birlikte yaşıyor olması suç teşkil etmediğinden ve Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 6/B-

                                                    .

                                                  8 / 18




       304


                   YILLIK RAPOR 2015
   300   301   302   303   304   305   306   307   308   309   310