Page 308 - kdk-2015-yillik-rapor
P. 308

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU









                         gerçekleşebilir.” ifadelerine yer vermiştir. (Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Gösterilmesi Hakkı.
                         AİHS'nin 8. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Kılavuz, İnsan Hakları El Kitapları No: 1. Avrupa
                         Konseyi İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü, Eylül 2007, s. 10-17)

                         20. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 22 Eylül 1994 tarihli Hentrich - Fransa, 8 Temmuz 1986
                         Lithgow ve diğerleri - Birleşik Krallık, 9 Ocak 2007 Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı - Türkiye
                         kararlarında; iç hukuk kurallarının yeterli ölçüde öngörülebilir, açık ve erişilebilir olması dolayısıyla
                         hukuk  güvenliğinin  sağlanması  hususunu  vurgulamaktadır.  Benzer  şekilde  Anayasa  Mahkemesi
                         19/4/1988 günlü, E. 1987/16, K. 1988/8 sayılı kararında; “…Yönetsel yaptırımların yönetimin karar
                         ve işlemlerinin denetiminin zorunlu olanlarından olduğunu, suç ve cezaların Anayasaya uygun olarak
                         yasayla konulabileceğini, … “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi uyarınca bir hukuk devletinde, ceza
                         yaptırımına  bağlanan  her  eylemin  tanımının  yapılması  ve  suçların  kesin  bir  şekilde  ortaya
                         konulması  gerektiğini,  anılan  ilkenin  özünün  yasanın  ne  tür  eylemleri  yasakladığının  hiçbir
                         kuşkuya  yer  vermeyecek  şekilde  belirtmesinin  ve  buna  göre  cezanın  da  yasayla  saptanmasının
                         zorunlu  olduğunu  …”  vurgulamış,  birçok  kararında  da  disiplin  cezalarını  Anayasanın  38  inci
                         maddesinde  yer  alan  “suç  ve  cezalara  ilişkin  genel  esaslar”  kapsamında  değerlendirmiş,  buna
                         gerekçe olarak ise, 38 inci maddede idari ve adli cezalar arasında bir ayırım yapılmamış olmasını
                         göstermiştir.

                         21. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 22/11/2011 tarih E. 2011/5620 K. 2011/10944 sayılı kararında;
                         “… Davacı S. Y.'ın zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalı ile resmi evlilik sözleşmesi
                         olmaksızın birlikte yaşadığı, sigortalının nikahsız eşi olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal
                         böyle olunca, tazminat isteminde bulunanın nikâhsız eş olması, yaşı ve bir çocuklu bulunması ile
                         sosyal durumu nazara alındığında, nikahlı eşe nazaran evlenme olasılığının daha fazla olduğu söz
                         götürmez. Bu bakımdan, nikâhsız eş için %12 oranındaki evlenme şansının az olduğu ortadadır. Evlilik
                         sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikâhsız eşin; desteğin ölümü ile nikâhlı eş gibi, yaşama
                         yaşının  sonuna  kadar  ve  özellikle  yaşı,  sosyal  durumu,  yaşadığı  ortam  ve  aile  bağları  gibi
                         nedenlerle,  kocasının  evinde  yaşamını  sürdüremeyeceği,  güçlü  olmayan  aile  bağı  nedeniyle
                         müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu,
                         giderek, bakım ihtiyacının nikâhlı eşte olduğu gibi desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar devam
                         etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanununun 43. Maddesi gereğince belirlenen
                         tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği de tartışmasızdır.” gerekçesiyle
                         nikahsız eşe maddi tazminat bağlanabileceğini vurgulamıştır.
                         22. Danıştay 5. Dairesi'nin  17/10/1991  tarihli ve E:  1991/1370, K:  1991/1358 sayılı kararı;"...
                         Davacının  İlkokul  Müdürlüğü  görevinde  bulunduğu  sırada  yapılan  bir  soruşturma  sonucu  1/30
                         oranında  aylıktan  kesme  cezası  ile  cezalandırılmasına  ilişkin  işlemin  iptali  isteği  ile  açılan
                         davada;657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 128.maddesi birinci bendi uyarınca soruşturmanın
                         tamamlandığı günden başlayarak 15 gün içinde karar verilmediği gerekçesiyle iptal eden İdare
                         Mahkemesi  kararının  bozulması  istemidir.  Uyuşmazlık,  davacıya  disiplin  cezası  verilmesine
                         ilişkindir. 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 128.maddesi (1.) bendinde "Disiplin amirlerinin,
                         uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını, soruşturmanın tamamlandığı günden başlayarak 15 gün
                         içinde vermek zorun da  oldukları  belirtilmiş,  127.maddesinde  ise,  ceza  verme  yetkisinin  hangi
                         durumlarda  zaman  aşımına  uğrayacağı  kuralı  yer  almıştır.  İki  kuralın  birlikte  incelenmesinden;
                         ilgilinin son savunması da alınarak her türlü usul ve işlemleri tamamlanmış olan bir soruşturmada
                                                     .

                                                   11 / 18




                                                                                                 307


                                                                         YILLIK RAPOR 2015
   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312   313