Page 311 - kdk-2015-yillik-rapor
P. 311
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
açıklanan Yargıtay kararında ölen sigortalı ile resmi evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan
nikahsız eşin desteğin ölümü ile nikâhlı eş gibi destekten yoksun kalacağı gerekçesiyle nikahsız eşe
maddi tazminat bağlanabileceği hüküm altına alınmıştır. Nihayet, 16 ve 16.1. numaralı
paragraflarda değinilen Danıştay kararında da; şikayet konumuza benzer şekilde polis olan
davacının resmi nikahlı olmasına rağmen boşanma aşamasındayken başka bir kadınla birlikte
yaşaması ve kadından doğan iki çocuğunu kendi adına nüfusa kaydettirmesi nedeniyle disiplin
cezası aldığı, davacının, birlikte yaşadığı kadınla evlilik birliği kurma niyetinin açık olması,
birlikte yaşadığı ve koruması altında çocukları olduğu anlaşılan kadınla ve çocuklarıyla yasal
bir aile kurmaya çalışması karşısında disiplin cezasıyla cezalandırılmasının kadına ve çocuklara
ve aileye zarar vereceği gerekçesiyle verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olduğuna karar
verilmiştir. Tüm bu kararlar ve uygulamalar ışığında, özel hayatın bir parçası olan aile hayatının artık,
herhangi bir resmi akitle ya da nikâhlı birlikteliklerle sınırlandırılmadığı hususu aşikardır. Devlete ve
İdarelere düşen görev ise bu tercihe saygı duyarak özel ve aile hayatına saygı hakkının ölçüsüz bir
müdahaleye maruz bırakmadan sürdürülmesini güvence altına almak olmalıdır. Şikayetçinin de
çocuğunu nüfusa kendi adına kaydettirerek istikrarlı bir aile kurma niyetinin olduğu
gözetildiğinde disiplin cezasına konu eyleminin özel ve aile hayatı sınırları içerisinde kalacağı ve
özel hayatın gizliliğine müdahalenin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağıkuşkusuzdur.
31. Kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması, Anayasa’nın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk
devletinin ön koşullarındandır. 20 numaralı paragrafta değinilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
içtihatlarında yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir, nesnel olması, sınırlarının
bilinmesi, öngörülebilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem
içermesi gerekliliği ifade edilmiş, aynı paragrafta açıklanan Anayasa Mahkemesi kararında ise;
disiplin cezalarının Anayasanın 38 inci maddesinde yer alan “suç ve cezalara ilişkin genel esaslar”
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi uyarınca bir hukuk
devletinde, ceza yaptırımına bağlanan her eylemin tanımının yapılması ve suçların kesin bir şekilde
ortaya konulması hususu vurgulanmıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda, 3201 sayılı
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nda ya da Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nde bir kişinin resmi
evliliği mevcutken başka bir kişiyle birlikte olması veya bu birlikteliğinden bir çocuğunun
olması durumunun disiplin cezasına sebebiyet vereceği açıkça düzenlenmemiştir. Olayımızda
şikayetçi “Hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak
eylem ve davranışlarda bulunmak” fiilini gerçekleştirdiği gerekçesiyle disiplin cezasına maruz
kalmıştır. Ancak disiplin cezasını gerektiren torba suç hükümleri içeren bu fiilin yoruma açık
olduğu ve İdarenin bu fiilin içerisini istediği şekilde doldurarak kişilere disiplin cezası verdiği
gözetildiğinde bu durumun hukuki güvenlik, belirlilik ilkelerine aykırı olduğu gibi büyük
mağduriyetlere sebebiyet vereceği şüphesizdir. Şikayetçi yaşadığı evlilik dışı ilişki nedeniyle
polislik görevini yapmakta bir sıkıntı yaşamamış, İdarece şikayetçi hakkında soruşturma
yapılmamış ve bu durumun şikayetçinin görevini etkilediğine ilişkin bir iddia dahi İdarece
ortaya atılmamıştır. Şikayetçinin sırf polislik mesleğini seçmiş olması özel hayatına müdahaleyi
haklı göstermeye yeterli olmamakla birlikte verilen ceza ile ulaşılmak istenen amaç arasında
orantının bulunmadığı, özel hayatın gizliliği hakkının özüne dokunulacak keyfi bir sınırlama
getirildiği anlaşıldığından şikayetçiye verilen disiplin cezasının özü hukuka ve hakkaniyete
aykırı bulunmuştur.
.
14 / 18
310
YILLIK RAPOR 2015