Page 312 - kdk-2015-yillik-rapor
P. 312
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
32. Ayrıca disiplin cezasının verilme sürecinde bir takım usuli işlemlere de İdarece uyulmadığı
tespit edilmiştir. Şöyle ki; 23 ve 24 numaralı paragraflarda açıklanan Danıştay kararlarında; disiplin
cezasına ilişkin sürecin her aşamasının sıkı şekil şartına bağlı olduğu açıklanmış, ilgiliye, idarenin
işlemini gerekli kılan suçlama konularını ve alacağı cezayı önceden açıkça bildirerek savunmasını
alınması gerektiği hususu vurgulanmıştır. Ancak Elazığ Valliği İl Polis Disiplin Kurulu Başkanlığı’nın
2015 tarih ve 2015/.. sayılı savunma yazısıyla şikayetçiye “2014 tarihli dilekçenizde 2014 tarihinde
... isminde oğlunuz olduğundan çocuk yardımı talebinde bulunduğunuz, ancak dilekçeniz ve ilgili
evraklar incelendiğinde adı geçen çocuğu ...'in dünyaya getirdiği, fakat mernis kayıtları
incelendiğinde sizin halen ... ile evli olduğunuz, ... isimli çocuğun evlilik dışı dünyaya geldiği iddia
edilmektedir. Bu konu ile ilgili ayrıntılı ifadenizi veriniz.” şeklinde soru sorularak savunmasının
istendiği, şikayetçiye isnat edilen eylemi düzenleyen kanun yada tüzük maddesinin ve cezai
karşılığının yazılı olarak şikayetçiye açıkça bildirilmek suretiyle savunmasının alınmadığı,
böylece savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Gerek yargı kararlarında gerekse
doktrinde “bilinmeyene karşı iddia ve savunmada bulunmasının güçlüğü ve hatta imkânsızlığı”
üzerinde durularak, ilgiliye idarenin işlemini gerekli kılan suçlama konularını açıkça bildirerek
savunmasının alınmasının bireylerin idari işlemlere olan güvenini artıracağı böylelikle adil
yargılanma hakkının sağlanacağı kuşkusuzdur.
33. Tüm bunların yanı sıra, dosya içerisinde bulunan belgelerden, Elazığ Valiliği İl Emniyet
Müdürlüğü’nün 2014 tarih ve …. sayılı yazısıyla şikayetçi hakkında Emniyet Teşkilatı tüzüğü
çerçevesinde idari işlem yapılması için …. İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazı üzerine disiplin
soruşturmasına başlandığı, muhakkik tarafından hazırlanan disiplin soruşturma raporunun 2014
tarihinde tamamlanarak 2015 tarihinde disiplin büro amirliğine havale edildiği, 2015 tarihinde ise
şikayetçinin İl Polis Disiplin Kurulu Başkanlığınca savunmasının alınarak 2015 tarihli İl Polis Disiplin
Kurulu Başkanlığının kararıyla şikayetçiye “4 günlük aylık kesimi” cezası verildiği ve bu cezanın
şikayetçiye 2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Şikayetçiye verilen disiplin cezasının, 10.1
numaralı paragrafta yer alan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 128. maddesinde
düzenlenen “Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası,
kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı
aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir.” hükümleri
doğrultusunda İl Polis Disiplin Kurulu Başkanlığınca disiplin cezasının yasal süresinde
verilmediği tespit edilmiştir. İdarenin yasada bulunmayan, dayanağı olmayan, hukuk güvenliği
ilkesine aykırı şekilde 657 sayılı Kanun'da emredici şekilde düzenlenmiş 30 günlük süreye riayet
etmeden soruşturmayı üç buçuk ay sonra tamamlayarak ceza vermesi de hukuka aykırılık teşkil
etmektedir. Zira süreleri düzenleyen ilgili hüküm yoruma açık olmayacak şekilde açık ve nettir.
Kararımızın 22 numaralı paragrafında değinilen Danıştay kararı; 657 sayılı Kanun'un 128. maddesinin
birinci bendi uyarınca soruşturmanın tamamlandığı günden başlayarak 15 gün içinde karar verilmediği
gerekçesiyle cezayı iptal eden İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin olup; kararda Yasanın
128. maddesinde disiplin amiri veya kurullarına karar vermek için tanınan sürelerin, idarenin iç işleyişi
ve düzeni ile ilgili olduğundan bahsedildikten sonra, bu süre geçirildikten sonra ceza verilmiş
olmasında yasaya aykırılık olmadığı hususu kararın özünü oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan
gerekçeler doğrultusunda ve sürelerin emredici şekilde düzenlenmesi karşısında Danıştay'ın bu
görüşüne iştirak etmek mümkün bulunmamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de birçok
kararında bireylerin haklarının ön planda olduğuna işaret ederek basit bir iddiadan dolayı
kişilerin makul olmayan uzun sürelerde yargılanmalarının ve böylelikle baskı altında
tutulmalarının insan hakları ihlali olarak değerlendirmiştir. AİHM'nin birçok kararında
.
15 / 18
311
YILLIK RAPOR 2015