Page 103 - 6. yılında ombudsmanlık web
P. 103

yetkilerini Osmanlı içerisindeki çeşitli kurumlara, divanlara nakşediyor yani oradaki
            işleri birçok kuruma aktarıyor. Böylelikle neyi sağlamış oluyor? Şikâyet sahibinin bir-
            çok merciye ulaşabilme imkânını genişletmiş oluyor. Yani sadece mezalim mahkeme-
            leri değil, bir şikâyetçi kadı mahkemesine gidebilir, tabii ki şikâyetin çapına, önemine
            göre değişmekle birlikte, sancak divanına gidebilir, eyalet divanına gidebilir, kazasker
            divanına gidebilir, veziriazam divanlarına, Divan-ı Hümayun’a ve hatta imkân bulabi-
            lirse doğrudan padişaha bile şikâyetini iletebilir.

               Şimdi, burada dikkatimizi çekmesi gereken şey, Osmanlı’da şikâyet kabulü için tek
            bir mercinin bulunmaması, birçok merci var ve bunların hepsi de temel hedefler ve
            temel dayanaklar yani şeriat, kanun, kadim doğrultusunda hareket eden kurumlar. Bu
            yüzden Osmanlı’daki bu şikâyet hakkının kullanımını adlandırmak istediğimiz zaman
            biz bir “müessese” ifadesi kullanmaktan çekindik, “mekanizma” dedik. Birçok kurum
            aynı işi aynı hedef doğrultusunda yürüttüğü için “şikâyet mekanizması” adını koymayı
            uygun bulduk. Dolayısıyla, Osmanlı Devleti’nde devlet yetkililerini şikâyet etmek üzere
            tek bir kurum ihdas edilmemiş, birçok kurum kendi asli görevlerini yürütürken aynı
            zamanda ne yapmıştır? Halktan gelecek şikâyetlere de cevap vermiştir. Mesela Divan-ı
            Hümayun’un tek derdi halktan gelecek şikâyetler değildir; siyasi, idari meseleleri, mali
            meseleleri çözer, bunun yanında yine halktan gelecek şikâyetleri dinler. Hakeza ka-
            zasker divanı bu şekildedir, kadı da yine aynı şekilde kendi işlerini yürütürken aynı
            zamanda mezalime ilişkin taleplere de cevap vermektedir.

               Peki, şikâyetler merkeze nasıl iletiliyor? Bunu çalışırken biz 3 temel başlıkta topla-
            yabileceğimizi düşündük. Birincisi, formel yöntemler. Yansıdaki Üsküp örneğinde alın-
            mış bir şey. Arzuhâl yoluyla kişi dilekçe yazarak Divan-ı Hümayun’a sunuyor. Diğeri,
            bizzat gelerek, herhangi bir kâğıt kürek olmaksızın kendi derdini kendi diliyle anla-
            tıyor. Bir diğer uygulama kadı mektubuyla yahut da bölgenin diğer resmî yetkilileri
            vasıtasıyla merkeze iletildiği yöntem. Son 2 yöntem ise bir adam gönderme yahut da
            toplu dilekçe yöntemiyle merkeze taşradan bilgi akışı sağlanmıştır. Bu, formel yöntem
            dediğimiz yöntem. Bir de informel yöntem var ki bunlarda temelde 2 grup bulduk, bel-
            ki bu çeşitlendirilebilir, artırılabilir ama biz 2’si üzerinde durduk. Sizinle, Cemil Bey’in
            de konuşma öncesinde konuştuğumuz mevzu vardı, tarikatlar. Burada zaviye ve tari-
            katların imparatorluğun çeşitli yerlerinde teşkilatlandığını, bir ağ olarak birbirleriyle
            iletişim içerisinde olduğunu biliyoruz ve devletin merkezinde de birtakım nüfuzluların
            olduğu da biliniyor Osmanlı tarihinde. İşte bu nüfuzdan faydalanmak isteyen bazı
            şikâyetçilerin aracı olarak bu tarikatlardan faydalandığına dair bulgular var. Çok yoğun
            bir bulgumuz yok ama örneklendirilebilir.






                                                                   14 ŞUB A T 2019  101
   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108